‘’Tarihte bugün, Tevhid Tugayı Komutanı Abdulkadir el-Salih şehit düştü. Allah onun bedenini nesiller arasında bir köprü kılsın. Kemiklerinin üstünden şeref yükseltsin, gençler kahramanlıklarından kana kana içsin. Hürriyet, kendisi için fedakarlıkta bulunulana kadar sadece cansız bir beden olarak kalmaya mahkumdur. İşte özgürlük için harekete geçicince Allah o vakit ona hayat verip canlandıracak nefesini üfler!’’ Suriye Muhalif ve Devrimci Koalisyon Genel Sekreteri Nasır el-Hariri, basın ofisi işte bu sözlerle başladı konuşmasına.
SMDK’nın basın ofisiyle devrim şehitleri üzerine özel bir söyleşi gerçekleştiren el-Hariri, şehitlerin kanlarının yerde kalmayacağını söyledi ve konuşmasını şöyle sürdürdü;
‘’Kendi canını başkalarının yaşaması için feda edenden daha yüce kim olabilir?! İstek ve hevesler Abdulkadir Salih, Albay Mustafa Şettur, Ebu-l Furat, Hasan ve Yasir el- Abbud, Ebu Yezn el-Şami gibilerinin önünde küçülür. Hariri, Hüsam, Ayyaş, Mümin, Müsaleme ve Mahmut Cevabiri, onlar kanlarıyla öyle mukaddes bir kitap yazdı ki bu kitabı ancak mazlumlar ve Suriye toprakları anlayabilir.’’ Dedi.
Şehit Abdulkadir Salih’e ‘’Bu ne kazançlı bir alışveriştir ey Eba Mahmud, Suriye toprakları sana kutlu olsun.’’ Diye seslenen el-Hariri, ‘’Ne seni ne de senden önceki devrimin ilk şehitlerini, o dört yıldızı asla unutmayacağız. Esed üzerlerine tanklarla ve korkudan titreyen eli silahlı adamlarıyla çıktı. Kurtuluşu halkın sesini yok etmekte arayan bunlar, hazırladığın renkli afişleri kurşunlarıyla paramparça ettiler.’’ İfadelerini kullandı.
El-Hariri; ‘’Tarih 10 Mart 2011 gösterdiğinde sizler devrime kanlarınızla şahitlik ettiniz. Hüsam, Ayyaş, Mümin, Müsalem, Mahmud el-Cevabire işte bu gençler sabahlara kadar uyumayıp afiş hazırdılar. En büyük savaşı afişlere satır satır işleyerek öyle kelimeler ve sloganlar yazdılar ki üzerlerine, bu yazılar meydanların ateşi oldu. Allah Resulü’nün ‘Zalim sultan karşısında hak sözü yükseltenler’’ tanımlamasına girenler de onlar oldu. İşte bu ilk kahramanların şehit düştüğü bu tarihte SMDK olarak bu günü Suriye’nin resmi şehitler günü olarak ilan ediyoruz. Tekrar söz veriyoruz taleplerinizden dönerek sizi ikinci kez öldürmeyeceğiz! ‘’ dedi.
Esed rejimin devrimin ilk gününden beri farklı sesleri hazmedemediğini söyleyen el-Hariri sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Rejimin ulusal uzlaşmacı hiçbir sese tahammülü yoktu. Çünkü çok iyi biliyordu kültür ve iman gelişimini ancak farklılıkların birlikteliğiyle sağlayabilirdi. Bu durum Suriyelileri bir arada tutacak nüveye sahipti. İşte daha önce Esed saflarında devrimcilere karşı savaşan Albay Mustafa, silahalıydı halkı öldürmek için emir almıştı ancak her şeye rağmen Suriyesinin hiçbirşekilde yenik düşmesini istemedi. O gün Mustafa oradakilere şöyle demişti ‘Ben sizin gibiyim, kardeşinizim, Suriyeliyim, Allah için ne olur birbirimiz öldürmeyelim’ evet bu kelimeler her Suriyelinin kutsal sayabileceği kelimelerdir. Ancak Esed’in kulakları bunlara karşı, hürriyete karşı sağırdır ve terörist milisleri de buna kulak asmaz. Çünkü Esed’in bebeklerin kafatasları üzerine kurulan, kan ve kimyasallarla beslenen tir tir titreyen koltuğunu koruması için insanları bölüp parçalaması gerekiyordu. Zaten cephedeki karamanlarla rejimin yaptığı tarihi ulusal diyalog girişimi her şeyi gözler önüne serdi. Bu halkın sesi Esed rejimi tarafından susturulmaya mahkum edilmişti.
Elbette Esed’in emirlerine karşı gelen tek asker Albay Şedud değildi, onbinlercesi arkalarından vatanına ihanet eden sessiz kurşunlarla yere serildi buna eminim. Ancak Albay Şedud Esed’in işlediği suçları basına en net bir şekilde duyurabilmişti.Esed’in İran ve terörist Hizbullah’tan milis desteği alması, artık onun kendini yani sadece Esed ailesini korumak için Suriyelilerin kanını dökecek insan bulmakta ciddi sıkıntılar yaşadığının en büyük göstergesiydi. Esed’in hala yaşananların bir halk devrimi olduğunu görmezlikten geldiğini söyleyen el-Hariri ‘’ İşte bakın bu yüzden ne tank ne tüfek hatta ne de kıtalar arası füzeler zulmün zırhının paramparça edilmesine engel olamaz’’
Suriye’de hiçbir grubun bir diğerini bertaraf etmesinin söz konusu olmadığını ve birlikte yaşamanın önemine vurgu yapan el-Hariri sözlerine devamla ‘’ Herşey apaçık ortada ve herkes bunu görüyor Esed ve yandaşları devrimin sesini bastırabilmek için mezhepsel silahlanmaya destek stratejisi güdüyor. Çünkü bu onun diktatörlüğüne zarar vermez. Tüm bunlar rejimin neden IŞID’ı hedef olarak görmediğini açıklıyor. Zira IŞID görevlendirilmiş bir örgüttür. Görevi bitince işi de biter. Bu gibi örgütler rejime karşı bir tehdit oluşturmuyor. Ancak Esed Özgür Suriye Ordusu’na karşı, Abdulkadir Salih, Ebi Furat ve Albay Şedud’a karşı, diğer uzlaşı isteyen seslere karşı mücadele etmek için dışarıdan destek istiyor. Çünkü tüm bunlar onun yıllardır sürdürdüğü istibdad rejimi için büyük bir tehlike oluşturuyor.
Devrim şehitlerini saygıyla andıklarını ifade eden el-Hariri ‘’Tüm bu isimler devrimin çocuklarıdır, Suriye meydanlarında yankılanan hür halkın sesidir. Devrim devam ediyor ve şehitlerin kanları boynumuzun borcudur. Bu millet bu topraklar nasıl kahramanlar çıkardıysa bundan sonra da aynı şekilde kahramanlar çıkarmaya devam edecektir.
Hairir sözlerini şöyle tamamladı ‘ son olarak Allah’ın yardımının geleceğine şüphe yok, şuan yaşadıklarımız çok acı ancak normal çünkü hürriyet basit bir şekilde doğmaz bilakis zalimin elinden koparılarak alınır. Zaferin gecikmesi hezimet uğrama anlamına gelmez. Bu hürriyetini isteyen ve siyasi gerçekliği değiştirmek isteyen ve diktatörlükten özgür bir hukuk devletine geçmek isteyen halkın karşılaşacağı şeylerdir.’’ Diye konuştu.