Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Salim el-Muslat, Arap Birliği (AL), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİT) ülkeleri Dışişleri Bakanlıklarına bir mektup göndererek, Arap ülkeleri tarafından Esed rejimi ile ilgili alınan son kararlardan duyduğu endişeyi bildirdi.
El-Muslat, Esed rejimi ile diplomatik ilişkilerin neden kesildiğinin unutulmaması gerektiğine vurgu yaptığı mektubunda, son dönemdeki normalleşme adımlarının Suriye’de bir siyasi çözüme katkı sunmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Söz konusu adımların savaş suçlusu Esed rejiminin konumunu güçlendirerek istenenin aksi bir neticeyi getireceğini ifade eden el-Muslat, “Esed rejimi, vahşetlerle dolu bir tarihe sahiptir. Rejimin, Suriye’ye getirdiği mezhepçi milis gruplar binlerce Suriyeli katletmiş, milyonlarcasını tehcir etmiştir. Okul, hastane ve stadyumlar gibi kamu alanlarını kışla ve tutuklama merkezleri olarak kullanan bu rejim, iktidarda kalmak için her türlü vahşi savaş suçunu işlemekten geri kalmamıştır” cümlelerine yer verdi.
Mektubunda, Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Komitesi’nin (OPCW) Esed rejimi tarafından defalarca kimyasal silah kullanıldığını ispat ettiğine dikkat çeken el-Muslat, bölgenin istikrarının sarsılmasının temel sebebinin Suriye’yi sınır aşırı terör gruplarının yuvası haline getiren Esed rejimi olduğunu vurguladı.
El-Muslat, mektubunda, rejimin bütün bunları iktidarını korumak ve bölge ülkelerine istikrar için kendisine mecbur olduklarını göstermek için yaptığına değindi.
Mektubunun devamında, Esed rejiminin Suriye’yi dünyaya uyuşturucu Captagon hapı ihraç eden bir ülke haline getirdiğini anlatan el-Muslat, uluslararası toplumun bu uyuşturucu ticaretinden büyük endişe duyduğunu belirterek, rejimin uyuşturucu ticaretini kendisine yönelik ekonomik yaptırımları aşma yöntemi olarak kullandığına dikkat çekti.
Mektubunda, Esed rejiminin uluslararası ve bölgesel istikrarı zedeleyen İran Molla Rejiminin mezhepçi projesini güçlendirmek için uyuşturucu ticareti ve katliamları silah olarak kullandığına değinen el-Muslat, rejimden bu yaptıklarının hesabının sorulması gerektiğinin altını çizdi.
SMDK Başkanı, Esed rejimi ile normalleşmenin bölge halklarına karşı nefreti ve İran’ın Safevi projesini beslemekten ve İran nüfuzunu artırmaktan başka bir işe yaramayacağını aktardığı mektubunda, bölge halklarının doğrudan ve dolaylı olarak İran’ın mezhepçi projelerinden etkilendiğini ve Esed rejimine meşruiyet sağlayarak güçlendirmek yerine Tahran rejiminin bu projesine karşı mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.
El-Muslat, Esed rejiminin Suriye ve bölge halkına verdiği zarar göz ardı edilerek rejimle normalleşilemeyeceğine dikkat çektiği mektubunda, adalet ve hesap sorulabilirlik ilkesinin korunması ve Suriye halkına karşı savaş suçu işleyenlerden hesap sorulması gerektiğini vurguladı.
Mektubunda, Suriye halkının herhangi bir ülkenin Esed rejimi ile normalleşmesine karşı olduğunu ve devrimin ilkelerine bağlılığını açıkça gösterdiğine işaret eden el-Muslat, Suriye halkının bütün barışçıl yollarla özgürlük ve adalet mücadelesini sürdüreceğini ve daha iyi bir gelecek için Suriye halkına destek olunması gerektiğini kaydetti.
SMDK Başkanı, Arap ülkelerinin ahlaki ve insani sorumluluklarını yüklenerek rejimden hesap sormasını talep ettiği mektubunda, rejimin izole halden çıkarılmasının işlediği savaş suçlarından dolayı rejimi ödüllendirmek olacağı uyarısını yaptı.
Mektubunun sonunda, başta Cenevre bildirgesi ve 2254 ile 2118 sayılı BMGK kararları olmak üzere, Suriye’ye ilişkin uluslararası kararlar çerçevesindeki siyasi geçiş sürecine bütün tarafların katkı sunması gerektiğini dile getiren el-Muslat, 2254 sayılı kararın uygulanmasının gecikmesinin sadece Suriye halkına değil bütün bölgeye olumsuz etkiler getireceğini ifade ederek, Arap ülkelerine Suriye halkının verdiği kurbanlara saygı duyma çağrısını yineledi.