Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), kışa hazırlık çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak yardımlardan yaralanabilecek sığınmacı sayısında yüzde 50’ye yakın azaltma kararı aldı.
BMMYK Sözcüsü Melissa Fleming, gazetecilere yaptığı açıklamada, söz konusu kararın finansman eksikliği nedeniyle alındığını belirtti.
Bazı sığınmacıların, hiçbir sebep yokken, kışın yaklaşmasıyla birlikte Suriye ve Irak’ta bazı bölgelerde hava sıcaklığının sıfırın altına düşmesi nedeniyle ülkelerini terk ettiğini ifade eden Fleming, BMMYK’nin, iki ülkedeki sığınmacılar için kışlık yardımlar kapsamında 154 milyon dolar değerinde yatırım yaptığını ancak finansman desteğinde yaşanan sıkıntı nedeniyle yardımlardan yararlanacak sığınmacı sayısında azaltmak zorunda kaldıklarını vurguladı.
BMMYK, Suriye’de 1,4 milyon, Irak’ta ise 600 bin sığınmacıya yardım ulaştırma planını açıklamasına rağmen, Suriye 620 bin, Irak’ta ise 240 bin kişi söz konusu yardımlara ulaşabilmiş durumda.
BMMYK Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi Müdür Emin Avvad da yaptığı açıklamada, insani yardım kuruluşlarının tamamının finansal destek konusunda sıkıntı yaşadığını ve insanların kayıtsız kalmadığını belirterek, ofisinin, “zor seçimlere” sığınmaktan duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Komiserlik, Suriye ve Iraklı sığınmacılara kışa hazırlanmaları çerçevesinde yapacağı yardımlarda finans yetersizliği nedeniyle zorunlu olarak 58 milyon dolar azaltmaya gidileceğini belirtmiş, yardımlara ulaşmaktan yoksun yardım milyondan fazla sığınmacının yakacak gazyağı, battaniye ve kışlık elbiselere ihtiyaç duyduğunu ifade etmişti.
Avvad ayrıca Suriye ve Irak’ta 13,6 milyon kişinin yerlerinden olduğunu, bunların arasında ülkelerini terk ederek sığınmacı ve mülteci pozisyonuna düşen 3,3 milyon Suriyeli ve 190 bin Iraklı olduğunu aktararak, 7,2 milyon Suriyelinin ülke içerisinde sığınmacı olduğunu ve bunlardan bazılarının defalarca göç etmek zorunda kaldığını söyledi.
BM Dünya Gıda Yardımı Programı Başkan Yardımcısı Elisabeth Rasmusson, AFP’ye verdiği demeçte, “Bu ay itibariyle insani yardımlarda azaltma yapmaya başladık. Dünya Gıda Yardımı Programı, yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam edecek ancak finans yetersizliği nedeniyle bu yardımların miktarında azalma olacak” demişti.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Genel Sekreteri Nasır el-Hariri, kararı eleştiren açıklamasında, BM’nin, Suriyeli sığınmacılara tahsis edilen yardımların yüzde 40 oranında azaltılması kararının, doğaçlama olduğunu ve gerçekçi durmadığını belirterek, “Bu davranışlar, yaklaşık 4 senedir halk iradesini baskı altına almaya çalışan Esed rejiminin barbarca saldırılarına maruz kalan Suriyelilerin yaşadığı trajik insani gerçeklikle uyumlu değil” demişti.
Hariri, kararın zamanlamasında, Suriye’de yaşanan çeşitli değişimlerin göz önünde bulundurulmadığını ifade ederek, “Bütün dünyanın, terörle mücadele için yüzlerce milyar harcadığı bir zaman diliminde, savaştan zarar görenlerin öncelikli meselesi ve kimsenin kayıtsız kalamayacağı en önemli teknik gerekliliği olan insani yardımların azaltılması mantık dışıdır” diye konuşmuştu.
“Açıkta kalmışlara yönelik insani yardımların askıya alınmasının, terörle mücadelede izlenilen uluslararası stratejiyi olumsuz etkilediğini söylesem abartmış olmam” diyen Hariri, “Çünkü bu adım, göç ve hicret eden sığınmacılar arasında teröre ve aşırılığa giden yolu üretecek veya bunun için uygun atmosferi oluşturacaktır. Kısacası, insani yardımların azaltılması kararı, sorumsuzca alınmış ve insani felakete yol açabilecek bir karardır ve düzeltilmesi, yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir” ifadesini kullanmıştı.
Uluslararası kuruluşlara, bölgede yaşanan sosyal ve siyasi çalkantılar karşısında daha fazla sorumluluk üstlenmeleri çağrısında bulunan Hariri, bu bölgede sorumluluk almamanın, en kısa zamanda tüm dünya ülkelerine olumsuz yansımalarının olacağını vurgulamıştı.
Hariri, son olarak şunları kaydetmişti:
“Suriye’de doyurulmaktan aciz kalınmış aç çocuklar, barınak sağlanamayan kaybolmuş yaşlılar ve evsiz kadınlar dururken, uluslararası toplumun, silahlandırma eylemi üzerinden dil birliği sağlaması mantık dışıdır.”