Basın Açıklaması
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
Basın Bürosu
18 Aralık 2020 Cuma
Pedersen’in BMGK toplantısındaki konuşması hakkında
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında yaptığı konuşmada pek çok önemli hususu atlamıştır. “Geçiş Süreci Adaleti” kavramı yerine “Barış Süreci Adaleti” kavramını kullanan Pedersen, Esed rejiminin sürekli olarak siyasi süreci engellemesine dair yeterli açıklamaları yapmamıştır. “Tarafsızlık” adına bu hususları görmezden gelen sayın Pedersen’in uluslararası kararlarca belirlenen görevi, siyasi süreci engelleyenleri gözden kaçırmak değil, siyasi çözüm adımlarının hayata geçirilmesini sağlamaktır.
Suriye’ye ilişkin BMGK tarafından alınan 2254 sayılı uluslararası karar, siyasi geçiş kapsamında 4 temel sürecin işletilmesini ön görmektedir. Bunlar; tutukluların şartsız olarak serbest bırakılması, geçiş sürecini yönetecek Tam Yetkili Geçici Yönetim Kurulu oluşturulması, yeni Anayasa hazırlanması ile özgür ve şeffaf seçimlerin düzenlenmesidir. Anayasa Komitesi’nin görevine başlamasının üzerinden geçen 1 yıl 3 aylık sürede, 2254 sayılı uluslararası kararın ön gördüğü hiçbir süreç işletilmemiştir. Buna rağmen sayın Pedersen, Esed rejimini çıkardığı engeller için ödüllendirircesine bir milyon Suriye’nin katili olan bu rejimle “Barış Süreci” yürütmekten bahsetmektedir.
Suriye’de arzulanan adalet, Geçiş Süreci Adaletidir. Milyonlarca Suriyelinin BMGK kararlarıyla vaat edilen haklarını alması, halka karşı savaş suçları işleyenlerden hesap sorulması ve Esed rejimi ile destekçilerinin yol açtığı zararların tazmin edilmesi ancak bununla mümkün olacaktır.
Sayın Pedersen, BMGK toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa Komitesi çalışmalarında ilerleyiş sağlanarak istenen neticelere ulaşılabilmesi için komitenin çalışma mekanizmalarının iyileştirilmesi ve açık yöntemler belirlenmesi gibi önemli bir hususa değinmiştir. Şüphesiz bu hususlara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak bunun için Pedersen’in Esed rejimine yönelmesi sürecin önüne açıkça rejimin engeller çıkardığını söylemesi gerekmektedir.
Pedersen, konuşmasında, Suriye’deki zor insani durumu, yaşanan ekonomik krizi ve mülteciler konusunu da ele almıştır. Bununla birlikte şuana kadar herhangi bir ciddi adım atılmayan tutuklular meselesinde de önemli noktalara değinmiştir. Ancak yaşanan bu krizlerden kimin sorumlu olduğuna açıkça işaret etmemiştir. Bununla birlikte sayın Pedersen’in Suriye’deki krizi askeri yollarla bitirmek isteyen Esed rejiminin, tutuklulara savaş rehineleri muamelesi yapmasına, tutuklulara işkence uygulamasına ve ailelerini mağdur etmesine değinmesini beklerdik.
Dolayısıyla Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak, Pedersen’in uluslararası kararların dışına çıkarak suçluların lehine olacak bir “Barış Süreci Adaleti” kavramından bahsetmesini reddediyoruz. Bununla birlikte, Esed rejiminin yönetimde kalması nedeniyle Suriye halkının yaşadığı felaketlerin göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz. Uluslararası toplumun mutlak suretle Suriye’de tutukluların serbest bırakılması, geçiş sürecini yönetecek bir Tam Yetkili Geçici Yönetim Kurulu oluşturulması ve yeni Anayasa’nın hazırlanmasıyla gerçekleşecek demokratik geçiş için Esed rejimine uluslararası kararları kabul etmesi yönünde baskı kurması şarttır.