Basın Açıklaması
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
Basın Bürosu
25 Şubat 2021 Perşembe
Esed rejiminin savaş suçlarını ispatlayan 900 bin belgenin Suriye dışına çıkarılması hakkında
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak, Uluslararası Adalet ve Hesap Sorulabilirlik İçin Bağımsız Komite Başkanı Stephen Rapp’ın işaret ettiği, Esed rejiminin savaş suçlarını ispatlayan 900 bin belgenin çok büyük önem taşıdığını vurguluyoruz. Rapp’ın açıklamaları, suçlulardan hesap sorulmasına yönelik çalışmaları etkileyecek önemli bir delil teşkil etmektedir. Ayrıca, söz konusu belgelerin ABD ve uluslararası güçler tarafından da işleme alınması gerektiğinin altını çiziyoruz.
Bu çerçevede çeşitli noktalara dikkat çekmek istiyoruz:
Birincisi: Bu belgeler, Suriye halkının Esed rejiminden kurtuluş mücadelesini desteklemektedir.
İkincisi: Bu belgeler, Suriye halkının diktatörlükten kurtuluş hakkını ve Suriye’de gerçek bir siyasi çözüme ulaşılmasını dillendiren tarafların da elini güçlendirmektedir.
Üçüncüsü: Bahsi geçen 900 bin belge, Suriye meselesine ilişkin suçlulardan hesap sorulması için uluslararası topluma büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Dolayısıyla, bunca delile rağmen hala sorumluluklarına uygun bir şekilde harekete geçmeyen uluslararası güçler kınanmalıdır.
Bugün önümüzde, rejimin savaç suçlarını ispatlayan 900 belge ve her gün biraz daha artan tanıklıklar bulunmaktadır. Bu belge ve tanıklıklar, rejimin halkına ihanet içinde olduğu ve halkın haklarını elde etmemesi için işlemedik cinayet, vahşet ve yasadışı iş bırakmadığını da ortaya koymaktadır. Bunların içinde kimyasal saldırıları, toplu katliamları, işkenceyi, tehciri ve bunun gibi birçok insanlık karşıtı savaş suçunu gösterebiliriz.
Dolayısıyla herhangi bir ülkenin vatandaşının kendi devletine ya da Birleşmiş Milletlere (BM) sorması gereken soru şudur; Uluslararası güçler ve kurumların Suriye’de sivillere yönelik işlenen kıyımları durdurması için Esed rejiminin daha hangi suçu işlemesi gerekmektedir?
Esed rejiminin hesap vermekten kaçmasına ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmasına göz yummak iki mutlak sonucu verecektir:
Birincisi: Tüm dünyaya, diktatör rejimlerin muhaliflerine karşı en büyük savaş suçlarını işleme hakkı olduğu ve bunu yaparken hiçbir şeyden çekinmelerine gerek olmadığı mesajı verilecektir. Bu da kelimenin tam manasıyla uluslararası yasaları ve insan medeniyetinin ilerleyişini yerle bir edecektir.
İkincisi: Esed rejimi ve sembol isimlerinden hesap sorulmaması, bu rejime bütün özgür Suriyelileri öldürene kadar durmaması yönünde yeşil ışık yakacaktır. Sonuçta rejimin Suriye halkına karşı işlediği savaş suçlarına, bölgenin diğer halklarının da gelecekte maruz kalma ihtimali güç kazanacaktır.
SMDK olarak, Suriye gibi büyük bir savaş suçu dosyasının suçlularla yapılacak müzakereler aracılığıyla çözülemeyeceğini ve uluslararası yasaların gereği olarak Suriye dosyasının mutlaka Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşınması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz.
Esed rejiminin, uluslararası toplumun acziyetinden faydalanarak İran ve Rusya’dan aldığı destekle giriştiği bu suç macerasının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Rejime suç ortaklığı yapan taraflar, rejime verdikleri destekten ancak yasaların gücüyle vazgeçirilebilir. Bugün artık, uluslararası toplumun arkasına sığınacağı Rusya ve Çin vetosu gibi bahaneler asla geçerli değildir.
Bütün bunlara ek olarak, Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Komitesi’nin (OPCW) geçtiğimiz yılın Nisan ayında yayımladığı raporda, Esed rejiminin sivillere yönelik kasten kimyasal silah kullandığını ve 2118 sayılı uluslararası kararı açıkça ihlal ettiğini belgelediği de hatırlanmalıdır. Zira bu rapor, uluslararası güçlerin 2118 sayılı kararın 21’inci maddesine uygun olarak, BM Bildirgesi’nin 7’inci maddesini işletmesine meşru bir zemin oluşturmuştur. Bu adımın atılması halinde, Suriye’de rejimin ateşkese uymaya mecbur edilme imkanı yakalanabilecek ve savaş suçlularından hesap sorulması, BM kararlarının uygulanması, tutukluların kurtarılması, mültecilerin ülkelerine geri dönmesi ve Suriye’nin yeniden imar sürecinin de önü açılacaktır.