Basın Açıklaması
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
Basın Bürosu
30 Ağustos 2020 Pazar
Dünya gözaltı kayıpları günü hakkında
Bugün, “Dünya Gözaltı Kayıpları Günü”, Suriye’de yıllardır Esed rejimi tarafından işlenen adam kaçırma ve keyfi tutuklama uygulamaları devam ediyor. Rejim, bu politikasını Suriye devriminin başından beri aralıksız sürdürüyor. Ancak, devrimin başında Suriye halkının iradesini kırmayı ve kalbine korku salmayı hedefleyen bu uygulamalar, Suriye halkının özgürlük, adalet ve onurlu yaşam yürüyüşünü durduramadı.
Rejim ve ona bağlı militanlar, yıllardır kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden Suriye halkının bütün kesimlerine gözaltında kayıp dehşetini tattırmıştır. İnsan hakları kuruluşlarının verilerine göre, bugüne kadar Esed rejimi tarafından gözaltına alınan 150 bin insandan haber alınamıyor. Her ay bu ihlalleri kayıt altına alan kuruluşlardan biri olan Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) son raporuna göre, Suriye’de 2020 yılı başından beri 901 kişi gözaltında kaybedildi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak, “Dünya Gözaltı Kayıpları Günü” olarak belirlenen bugünde, bir kez daha Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) bu husustaki kararlarını uygulama çağrısı yapıyoruz. Bu kapsamda beklentimiz, gözaltında kaybedilen kişilerin akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve bunun için uygun ortamın oluşturulmasıdır. Bununla birlikte, öldüğü belirlenen kayıpların kimliklerinin belirlenerek ailelerine iade edilmeleri, yaşayanların ise kurtarılması gerektiğinin altını çiziyoruz.
Esed rejiminin Suriye halkına yaşattığı felaketin boyutları ürkütücü seviyelere ulaşmıştır. Sezar belgelerinin ortaya koyduğu işkence altında öldürülen tutukluların yaşadığı dehşeti hala başka tutuklular yaşamaktadır. Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınının tüm dünyayı tehdit etmesine rağmen rejim, hapishanelerdeki binlerce tutukluya bu dehşeti yaşatmaya devam ediyor.
Gözaltı kayıplarının akıbetlerinin ortaya çıkarılması için hala ciddi çalışmaların yapılmaması, binlerce tutuklunun ailelerini büyük hayal kırıklığına uğratmaktadır.
Uluslararası toplumun Esed rejimi tarafından işlenen savaş suçları ve insan hakları ihlallerine karşı gösterdiği gevşeklik artık sona ermelidir. Bu suçların durdurulması ve tekrarlanmasının engellenmesi dışında başka bir çıkar yol bulunmamaktadır.
Bütün aktivistler, uluslararası ve bağımsız insan hakları kuruluşları, gözaltı kayıpları için Esed rejimine baskı kurmakla yükümlüdür. Bununla beraber, etkili uluslararası taraflar da bu sistematik vahşetlere karşı sessiz kalmamalı ve meselenin bir an önce Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşınması için gerekli adımları atmalıdır.