Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK), Suriye’nin geleceğinin inşasında Esed rejiminin de DAEŞ ve PYD-YPG’nin de olmaması gerektiği vurgulandı. PKK ile mücadelede de “kararlılık” mesajı verildi.
Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 6 saat 40 dakika sürdü. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, “Suriye’nin geleceğinin inşasında ne mevcut rejimin ne DAEŞ ne de PYD-YPG başta olmak üzere, herhangi bir terör örgütünün yer almaması gerektiği ifade edilmiştir” denildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi;
“Suriye’de yaşanan ve uluslararası niteliği gün geçtikçe artan gelişmeler etraflıca değerlendirilmiş, Güney sınırlarımıza yakın bölgelerde yaşanan hareketlilik, yapılan hava sahası ihlalleri de dahil olmak üzere, ele alınmış ve sınır güvenlik tedbirleri gözden geçirilmiştir. Rusya ve İran’ın Suriye’deki rejimle ve bölgedeki gelişmelerle ilgili tutum ve politikaları değerlendirilmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Terörizmle Mücadele Zirvesi’nde ele alınan konular hakkında Kurul’a bilgi sunulmuştur. Bölücü terör örgütünün Suriye’deki uzantılarının da uluslararası alanda terör örgütleri kapsamında tescilinin gerekliliğinin altı çizilmiş, DAEŞ terör örgütüne karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır.”
Bölgede istikrarın tesis edilmesinde, müttefikler ve uluslararası toplumla birlikte hareket edildiğinin belirtildiği açıklamada, muhalif gruplarla birlikte Suriye Türkmenlerine desteğin devam edeceği vurgulandı.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), daha önce yaptığı açıklamada, Rusya’nın sivilleri basit hedefler olarak gördüğü ve Esed rejimine benzer bir şekilde sivilleri bombaladığı vurgulayarak, Rusya’nın bu saldırılarla hiçbir başarı kazanmadığı ve saldırıların yalnızca güvenli olması gereken sivil yerleşim birimlerini yıktığı belirtmişti.
Rusya’nın, sivillerin bombalanmasını yasaklayan BM’nin 2254 nolu kararını ihlal etmeye devam ettiğine dikkati çeken SMDK, uluslararası toplumun bu ihlallere sessiz kalmasını Esed rejimi ve Rusya’nın işlediği suçlara ortaklık olarak nitelemişti.
SMDK, özgürlüklere ve insan haklarına saygılı olduğunu belirten uluslararası toplumun, Suriye halkının kanlarını bu kadar ucuz görmesi ve bu boyutlarda bir suça sessiz kalmasının insani bir ayıp olduğunu belirterek, bu suskunluğun Rusya ve Esed rejiminin siyasi çözüm çalışmalarını başlamadan başarısızlığa uğratma çabalarına destek olduğunu ifade etmişti.