Lübnan Eski Başbakanı ve Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri Hizbullah’ı sert bir dille eleştirerek Suriye’de Esed rejiminin halka karşı yürüttüğü savaşta üzerine vazife olmayan bir işe kalkışarak Esed rejiminin askeri ajandasına hizmet ettiğini söyledi.
Hariri, Hizbullah’ın Kalamun’da halkı savaşa çağırmasının Lübnan hükümeti ve ordusunun ve dahi halkın çoğunluğunu ilgilendirmediğini dile getirdi.
Hariri dün yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın bölgede düşüncesizce bir siyaset izlediğini ifade ederek, ülkeyi ve yasal kurumlarını kullanarak yaptıklarının Badaba Deklarasyonu’nun sonuçlarını lağvettiğini belirtti.
IŞİD ve Nusra Cephesi tarafından kaçırılan Lübnanlı askerlerin selameti için Suriye’deki Hizbullah milislerinin bu çağrıya kulak asmamaları noktasında uyarıda bulunan Hariri, Hizbullah’ın Suriye müdahalesinin Suriyelilerin saflarında yaratacağı ölüm ve yıkım nedeniyle karşı tarafa Lübnan içerisinde operasyon yapma fırsatı sunacağının altını çizdi.
Hariri; ‘’ Dünyada hiçbir güç, ne Hizbullah, ne İran Devrim Muhafızları, ne binlerce ton varil bombaları, ne Pasdaran diye adlandırdıkları İran’ın özel birlikleri, ne de rejimin müttefiklerinin Beşşar Esed’in düşüşünü engellemeye gücü yetmez!’’ şeklinde konuştu.
Bu sonun bir tarihsel gerçek olduğunun altını çizen Hariri, ‘’Kendi halkının yüz binlercesini katletmiş hiçbir lider affedilmez. Hizbullah’ta rejimin katliamlarına direk olarak ortaktır’’ dedi.
Suriye’deki savaş nedeniyle Lübnan’a kaldırabileceğinden fazla insanın akın ettiğini söyleyen Hariri, bundan sorumlu tuttuğu, Suriye’deki Humus, Kuseyr, Kalamun ve doğu sınır hattındaki bir çok cephede savaş yürüten Hizbullah’a ‘’büyüklenmenin ve yeni cepheler açarak Lübnan’ın yükünü ağırlaştırmanın bir anlamı yok’’ eleştirisini yöneltti. Hariri, bazılarının Suriye topraklarındaki bu savaşı Lübnan savaşı gibi göstermeye hevesli olduğunun da altını çizdi.
Hizbullah terör örgütünü, hiçbir denetim ve gözetime tabi olmadan Suriye’deki savaş için Lübnan sınırını kullanmakla suçlayan Saad Hariri, Hizbullah’ın yaptıklarının Beşşar Esed ve ordusunu çöküşünü gizlemek ve onları himaye etmekten başka bir vazifesi olmadığını söyledi.
Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri açıklamasının devamında; ‘’Hizbullah her zamanki gibi, adeti olduğu üzere bu vatanın ortaklarının nasihatine yine kulak asmıyor. Yine tüm uyarıları ve ikazları duvara çarparak Suriye’deki ateşi Lübnan’a taşıyacak. Soruyorum size, bu savaş Suriye topraklarında mı yoksa Lübnan topraklarında mı yapılacak? Suriye topraklarında ise Lübnanlılar orada ne işi var? Şayet Lübnan topraklarında yaşanacaksa yasal olmayan bir örgütün Lübnan sınırını koruması yönünde Lübnan tarafından alınan bir karar mı var?!’’ dedi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Genel Sekreteri Bedir Camus, Şam kırsalının Kalamun bölgesinde Hizbullah milislerinin büyük bir katliama hazırlık yaptığı noktasında uyarıda bulunmuştu.
Lübnan’daki İran destekçisi partinin yaptıklarının başta Arap devletlerinden olmak üzere uluslar arası bir karşılığı hakettiğini söyleyen Camus, ‘’Milislerin liderine kulak verince, Suriye halkını medya aracılığıyla açıktan tehdit ederek, savaş ilan ettiğini görüyorsunuz. BM’nin kendisine ve tabi olduğu İran rejimine sanki genişleme noktasında yeşil ışık yaktığı imajını çiziyor. Hiçbir uluslar arası kanun ve kurala uymuyor’’ ifadelerini kullanmıştı.
Lübnan hükümetine ve ordusuna ülke sınırlarına sahip çıkmaları noktasında çağrıda bulunan Camus, söz konusu taraflardan Hizbullah örgütüne karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini, en azından örgütün Suriye halkına karşı işlediği suçları kınamalarını istemişti.
Camus, Kalamun dağında direnen devrim yanlısı savaşçıları selamlayarak, ‘’Özgürlük yolunda, Esed devrilinceye dek desteğimiz sizinle, sivilleri korumaya devam edebilmeniz için her zaman yanındayız’’ demişti.