Esed rejimi Dışişleri Bakanı Velid Muallim, BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın Suriye krizine yönelik girişimini şartlı olarak kabul ettiklerini açıkladı.
Muallim, “Halep’teki söz konusu grupların eylemlerini dondurması, kentte kalıp üyelerini dağıtması, Esed güçlerinin kuşatması altındaki bölgelere yerel yönetimlerin geriye dönmesi ve rejim güçlerinin buralarda güvenliği sağlaması, Halep-Şam arasında uluslararası kuruluşlar yoluyla ulaştırılan yardımlarının geçişinin kolaylaştırılması ile bu yardımların dağıtılması görevinin rejime bağlı insani yardım kuruluşlarına teslim edilmesi” şartlarının sağlanması halinde De Mistura’nın önerisine uyacaklarını ifade etti.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Üyesi Burhan Galyun, Esed güçleri ile savaşı dondurmayı amaçlayan bu girişimin, başta İran olmak üzere haleflerinin rejime yardım görevi göreceğini, sivillere yönelik aç bırakma, boyun eğdirme, keyfi katliam ve sistematik göç savaşının sağlayacağı çıkarları sağlamlaştırmayı ve devrimcilerin kontrolünde olan bölgelerde insan ve tabi hayata ilişkin ne varsa yok etmeyi hedeflediğini belirtti.
“Bu durum, olayların son bulmasını isteyen Suriyelilerin herhangi bir değişimi veya rejim ve yöneticilerde dönüşümü içermeyen bu girişimi kabul etmesi halinde son bulmayacak, sadece varil bombaları altında ölmekten kurtulmaları ve gıda yardımlarının ulaşmasını sağlayacak” diyen Galyun, Suriye halkının süregelen vahşi savaşta bir boşluk yaratma imkânı bulma, ülkenin içinde bulunduğu zor ve çaresiz duruma siyasi çözüm bulunması yoluyla bir adım da olsa ilerleme kaydederek, barışa yaklaşma hayallerini içerdiğini söyledi.
Bu önerinin, Esed rejiminin kuşatması altında olan ya da olmayan bölgelerde saldırılara maruz kalanlara açlık savaşından, varil bombaları, keskin nişancılar ve şebbihalardan kurtuluşu işaret ettiği için Suriyelilerin hayallerini etkilediğine değinen Galyun, “Ancak ne yazık ki söz konusu girişim siyasi çözümü kapsamıyor. Suriye’de askeri ve siyasi operasyonları yürüten İranlılar, başta Esed olmak üzere güçlerinin yıprandığını biliyorlar. Esed rejimi çatışmaların daha fazla durdurulmasına ihtiyaç sahibi değil. Ateşkes rejimin askeri çöküşünü durduruyor. Kuşatma altındaki bölgelere gıda temini hariç herhangi bir şart sürülmeden ateşkes yapılması, rejimin askeri ve uluslararası baskılardan kurtulmasını, kuşatma altına aldığı bölgelerde yönetimini güçlendirmesine -ki bu, rejimin ülkede yürüttüğü en önemli siyasetidir- ve kaos ateşiyle yanan, iç çekişmelere sahne olan ve uluslararası yardıma ihtiyaç duyan bölgeleri devrimcilere terk etmesine imkan veriyor” dedi.
Bu gibi bir durumun, İran ve Suriye krizinin yükünden kurtulmasıyla rahatlayacak uluslararası toplumun istediği gibi Esed rejiminin yönetimde kalmasını garantilemeyeceğini vurgulayan Galyun, Suriye sorunu diye bir şeyin kalmadığını, haksız ve katil rejimin değiştirme amacının sadece insani boyuta indirgendiğini belirtti.
“Uluslararası toplum, yaşamın devam etmesi için rejimin kuşatması altında olmayan bölgelere insani yardım sunacak. Sonra yavaş yavaş Suriye devletinin başkenti olması hasebiyle Şam yönetimiyle ilişki içerisine girecek ve çeşitli devrim bölgelerine harcanacak bozuk para misali bakacak” diyen Galyun, Esed rejiminin, BM Özel Temsilcisi’nin girişimine yönelik ilkesel yaklaşımına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
“Esed rejimi, yıkımını tamamlayacak ve devamlılığını sağlayacak, devletin özü, kaynakları ve sembollerini almak yoluyla ülkenin kendisi ve devrimciler arasında bölünmesine yol açacak, IŞİD ve aşırı gruplarla çekişmenin yaşandığı, herkesin birbirini yediği zehirli bölgeleri devrimcilere terk etmesine imkan tanıyacak planlara doğal olarak hevesle yaklaşır. Mistura’nın, Halep kentini seçmesi ve ona odaklanması rastlantı değildir. Halep’te çatışmaların durdurulması, Esed-İran rejimine, devrimcilerin Şam-Guta bölgesindeki kalelerini yok etmek için güçlerini toplama fırsatı verecek. Böylelikle, bölge devrimci güçlerden tamamen temizlenmiş olacak. Bu, köy ve mahallelerde binlerce savaşçısı bulunan devrimci güçlerle ateşkes anlaşması siyaseti güdebileceğini düşünmesi, bu savaştaki yükünü hafifletmesi, başkent Şam, ülkenin orta ve sahil kesimlerinde pozisyonunu güçlendirerek kendini uluslararası kesimler tarafından tanınan devlet haline getirmesini sağlayarak rejime en büyük ödülü vermek anlamına geliyor. Mistura’nın projesi, tehdit altındaki Esed rejimin kurtuluşudur. Ve uygun bir an geldiğinde, rejim ve destekçilerinin istediği gibi devrim ve hedeflerine yönelik yok edici darbe görevi görecektir.”