Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Steffan De Mistura, Suriye’deki durumun son 4 yılda daha kötüye gittiğini söyleyerek, Suriye halkının kurtarılması çağrısı yaptı.
Almanya’nın Münih kentinde, dün düzenlenen Dünya Güvenlik Zirvesi kapsamında katıldığı bir oturumda konuşan De Mistura, Suriye’deki askeri operasyonlardan dolayı büyük kaygı duyduğunu ifade etti.
Suriye’deki aktif uluslararası güçlerden siyasi çözüme yönelmelerini talep eden De Mistura, Suriye’nin bölünme tehlikesine dikkat çekerek, Suriye’de Balkanlar’daki gibi ülkeyi bölecek bir çözüm için değil ülkenin bütünlüğünü koruyacak bir çözüm için çalışılmasını istedi.
Konuşmasında, Suriye’de BM gözetiminde bir parlamento ve başkanlık seçimine götürecek siyasi çözümün alternatifinin olmadığını vurgulayan De Mistura, Suriye’nin yeni Anayasası’nın belirlenmesi için Cenevre’de BM gözetiminde sürdürülen siyasi müzakereleri adres gösterdi.
BM Genel Sekreter Yardımcısı Stephane Dujarric, 12 Şubat Pazartesi günü, BM’nin New York’taki merkezinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Tarih, Suriye’deki savaşı durdurmakta başarısız olduğumuzu yazacak ve bundan sorumlu olanları utançla anacaktır” demişti.
Dujarric, açıklamasında, BM İnsani İşler Suriye Koordinatörü Ali el-Zateri’nin Suriye’deki muhtaçlara acilen insani yardım ulaştırılması çağrısı yaptığını ifade ederek, “Zateri, bize Suriye’de binlerce sivilin göç ettiğini ve ülkede sağlık kurumları dahil altyapının tahrip olduğunu bildirdi” ifadelerini kullanmıştı.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ise daha önce yayınladığı açıklamada, Soçi Kongresi’nden sonra Rusya, Esed rejimi ve İran’a bağlı mezhepçi militanların artan saldırılarını engelleme ve Suriye’de geçici ateşkes ilan etme konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) aciz kalmasından dolayı hayal kırıklığına uğradığını bildirmişti.
De Mistura’nın açıklamaları, başta Şam’ın Doğu Guta bölgesi ve İdlib’de Esed rejimi ve Rus kuvvetlerinin askeri operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir zamanda gelirken, yerel insan hakları kuruluşları, Astana’da ulaşılan Gerilimin Azaltılması anlaşmasının çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunmuştu.
Yerel insan hakları kuruluşları, Esed rejimi ve müttefiklerinin sivil yerleşim alanlarına yönelik zehirli kimyasal gazlar dahil uluslararası kanunlarca yasaklanmış silahları kullandığını vurgulamıştı.