Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR), “Hiçbir Seçenekleri Yok” başlığı altında Esed rejiminin Suriye halkını zorunlu göçe tabi tutmasına dair yayınladığı raporda, Humus’un el-Vaır semti sakinlerinin tehcir edilmesiyle birlikte Suriye’de tehcir edilen sivil sayısının 12 milyona yaklaştığını açıkladı.
Esed rejiminin 2011 yılında Suriye’de sivil protestoların başlangıcından itibaren halka karşı sürdürdüğü şiddet ve bombardımanların Suriye’deki göçün en büyük sebebi olduğuna dikkat çekilen raporda, Esed rejiminin keyfi tutuklama, işkence ve kaçırma uygulamalarının ölüm makinasına dönüştüğü belirtildi.
Raporda, Suriye’deki tehcir uygulamalarının yüzde 85’lik kısmının Esed rejimi ve müttefikleri olan Rusya ve İran tarafından yapıldığı, DAEŞ ve PYD terör örgütlerinin de halkı tehcir ettiği bilgisi verildi.
Tehcirlerin askeri amaçlar ya da sivilleri koruma gibi gerekçelerle meşru gösterilmesinin mümkün olmadığının vurgulandığı raporda, tehcir uygulamalarını gerçekleştiren tarafların hala sivillerin evlerine dönmelerine izin vermediği göç edenlerin yakalanma korkusuyla yaşadığı belirtildi. Bu durumun ise Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nin 132. Maddesini açıkça ihlal ettiği ifade edildi.
Esed rejimi, PYD ve DAEŞ terör örgütlerinin, tehcir uygulamalarının amacına da değinilen raporda, Esed rejimine bağlı güçlerin Hristiyanlara saldırarak mezhepçi yüzünü, Kürtleri tehcir ederek ırkçı yüzünü gösterdiğine dikkat çekildi. PYD terör örgütünün ise ırkçı sebeplerle halkı tehcir ettiğine vurgu yapıldı.
Humus’un el-Vaır semtinde rejim güçleri tarafından gerçekleştirilen tehcir hakkında da bilgi verilen raporda, semtin 2011 yılından bu yana rejim güçleri tarafından yoğun bombardımana tutulduğu ve rejim güçlerinin 2011 yılından beri semte yönelik 152 kez varil bombalarıyla saldırılar düzenlediği kaydedildi.
Raporda, son olarak, Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nin, istisnai bazı şartlar dışında sivillerin tehcir edilmesini yasakladığının ve tehciri bir savaş suçu olarak nitelendirdiğinin altı çizildi.