Suriye Yasa Araştırmaları Merkezi tarafından yayınlanan raporda, Esed rejimi ve destekçilerinin Suriye’de gerçekleştirdiği tehcir ve demografik değişimin Suriye toplumunun farklı etnik ve kültürel kesimlerinin oluşturduğu ahengi ve ulusal kimliği tehdit ettiği bildirildi.
Suriye halkının, devrimin başlangıcından itibaren, Esed rejimi tarafından planlı olarak Şii-Sünni, Çoğunluk-Azınlık gibi karşıt kamplar şeklinde tanımlandığına dikkat çekilen raporda, bu durumun, bölgede genişlemek isteyen İran’ın işine geldiği ve Suriye’de diktatörlüğe karşı devam eden mücadelenin, İran tarafından Sünni-Şii çatışmasına dönüştürülmesinin önünü açtığı değerlendirmesi yapıldı.
Rapora göre, Esed rejimi ve İran, demografik değişimle farklı hedeflere ulaşmaya çalışıyor. Esed rejimi, demografik değişimle devrimi destekleyen halk kitlelerine diz çöktürmeyi ve tüm Suriye’yi yeniden kontrol altına almayı amaçlarken, İran ise kendisine varlık ve nüfuz alanı sağlamayı bu yolla Suriye’deki olası bir siyasi çözümde kendisini merkezi ülke olarak dayatmayı hedefliyor.
Suriye Yasa Araştırmaları Merkezi tarafından yayınlanan raporda, ayrıca, şu analize yer verildi;
“Esed rejiminin demografik değişimle ulaşmak istediği, yerel ve uluslararası ölçekte bir kriz oluşturup bundan yararlanarak muhaliflerini dağıtmak, Lübnan ile olan sınır kapısını kontrol ederek başkent Şam ve çevresini güvenliğe alarak, muhalifleri bir bölgeye sıkıştırmaktır. Esed rejimi cephelerin dağınık olmasını iyi kullandı ve silahlı muhalefeti İdlib’e sıkıştırmak istedi. İran ise Suriye’nin bazı bölgelerinde gerek el-Kuseyr ve Batı Kalamun’da olduğu gibi askeri güçle gerekse arsa almak, proje ve yatırımlar sağlamak ve kendisini dini ve toplumsal bir yakınlık sağlamak gibi yumuşak yöntemlerle demografik değişim sağlamayı hedefliyor.”
Rusya’nın Esed rejimi tarafından uygulanan demografik değişim ve tehcire destek vermesinin sebebine de değinilen raporda, Rusya’nın da Esed rejimi gibi muhalifleri İdlib’e sıkıştırmak amacıyla demografik değişimi desteklediği ve Rusya’nın bu yöntemle Halep’ten Güney Şam’a uzanan geniş bir bölgede operasyon yapmak yerine muhaliflerin sıkıştırıldığı tek bir bölgede hava operasyonları yaparak daha az ekonomik zarara uğramayı ve rejimi böylelikle ayakta tutmayı istediği vurgulandı.