Suriye halkının Cenevre müzakere heyetindeki Baş Müzakerecisi Muhammed Alluş, Suriye halkının acılarına son verme noktasında uluslararası toplumun gösterdiği ciddiyetsizlik nedeniyle, dün görevinden istifa ettiğini duyurdu.
Alluş, sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada “Uluslararası toplumun Suriye’de akan kanı durdurmaya gücü yeter. Ancak Suriye halkının acılarına son vermek için gerçek ve ciddi bir irade yok” ifadelerini kullandı. “Sonu gelmez müzakereler, Suriye halkının geleceğine ilişkin bir netice vermeyecek” dedi.
Esed rejiminin, Suriye halkını bombalamakta ısrarcı olması nedeniyle müzakerelerin geçen üç oturumunda bir sonuç vermediğini kaydeden Alluş, uluslararası toplumun, başta insani konular olmak üzere aldığı kararların uygulanması noktasında başarısız olduğunu söyledi.
Alluş açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Birleşmiş Milletler, bütün yürütme yetkilerine sahip Geçici Yönetim Kurulu’nun neticesini verecek siyasi süreç için müzakere takvimi üzerinde bir anlaşmaya varamadı. İstifamın, uluslararası toplumun, Esed rejimi ve müttefiklerinin akıttığı Suriyelilerin kanının önemini anlamasına vesile olmasını temenni ediyorum. Devrimci gruplar, Özgür Suriye Ordusu ve bütün siyasi aktörlerden birlik olmalarını istiyorum. Çünkü zafere giden tek yol birlik olmaktadır. Yüksek Müzakere Kurulu’nun, devrimin ilkelerine bağlı kalacağına inanıyorum. Sadece müzakereleri yürütmekle kalmayıp, devrimcilerin saflarını da birleştirmek için çalışacağını temenni ediyorum.”
Yüksek Müzakere Kurulu (YMK), müzakerelerin üçüncü turunda, Esed rejimin uluslararası kararları uygulamamakta direnmesi nedeniyle müzakerelere katılımı askıya almıştı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu (BMGK)’nın, saldırılara son verilmesini ön gören 2254 ve 2268 sayılı kararlarına, Esed rejimi tarafından uyulmadığını belirtmişti.
YMK, müzakerelere devam etmesinin, bombardımanın durması, Suriye kentlerine yönelik kuşatmanın kaldırılarak ihtiyaç sahiplerine yardımların ulaştırılması ve ateşkesi ihlal edenlerin yargılanmasını mümkün kılacak bir düzen oluşturulmasıyla mümkün olacağını kaydetmişti.