Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), bugün, 30 Ağustos Dünya Zorla Kaybedilenler Günü münasebetiyle bir açıklama yayınladı. Uluslararası toplumun, Esed rejimi ve destekçilerinin Suriye’de işlediği dehşet verici insan hakları ihlalleri karşısındaki pasifliğini kınadı.
Açıklamada, Esed rejiminin Suriye halkının kalbine korku salmak ve devrimini sürdürmesini engellemek için katliam, tehcir, tutuklama ve işkencenin yanında zorla kaybetmeyi de yöntem olarak benimsediğine vurgu yapıldı. Bu suçların başta zayıf kadın, çocuk ve yaşlılar olmak üzere Suriye halkının bütün kesimlerine karşı uygulandığı kaydedildi.
İnsan hakları kuruluşlarının kayıtlarına göre, Esed rejimi tarafından zorla kaybedilenlerin sayısının 85 bine ulaştığına işaret edilen açıklamada, “Her ay kayıplara yenileri eklenmektedir. Yalnızca geçtiğimiz Temmuz ayında, 400’ü aşkın zorla kaybetme vakası kayıt altına alınmıştır. Bu kayıpların arasında Suriye’ye döndükten sonra Esed rejimi tarafından tutuklanan mülteciler de bulunmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Esed rejiminin işlediği suçların asrın en vahşi suçları seviyesine ulaştığına değinilen açıklamada, şu cümlelere yer verildi;
“Bu durum Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak, bizleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) konuya ilişkin aldığı başta 2042, 2043 ve 2139 sayılı kararlar olmak üzere bütün kararlarının uygulanmasını takip etmesi gerektiğini hatırlatmaya itmektedir. Bu kapsamda, zorla kaybedilenlerin dehşet verici şartlar altında tutulduğunun altını çizmek istiyoruz.”
Açıklamada, uluslararası zorla kaybedilmekten koruma anlaşmasının 1,2 ve 5’inci maddelerinin, zorla kaybetme uygulamasını insanlık karşıtı suç olarak nitelendirdiği ve bu konuda hiçbir bahanenin geçerli saymadığı anımsatıldı.
Açıklama, şu ifadelerle sonlandırıldı;
“Etkin ülkeler, bu suçların engellenmesi konusunda sorumluluk yüklenmeli ve suçluları Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sevk etme noktasında sağlam adımlar atmalıdır. Bu kapsamda, Suriye’de 2011 yılından bu yana işlenen bu tür tüm suçların sorumlularını takip altına almalı ve yargılamalıdır.”