Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), dün İstanbul’da “küçük Gandi” filminin gösterimini düzenledi. Film, 10 Eylül 2011 tarihinde Esed rejiminin işkenceleri sonucu hayatını kaybeden Suriyeli aktivist Gıyas Matar’ın hayatını ele alıyor.
Filmde, Suriye devrimin Şam kırsalındaki Deraya kentinde başlangıç aşaması, başta Gıyas Matar olmak üzere barışçıl gösterilerin öncülüğünü eden ve yükünü taşıyan aktivistler anlatılıyor. Barışçıl gösterilerin, silahlı muhalefete evirilmesinin nedenleri beyaz perdeye aktarılıyor.
Film gösteriminin başında konuşan SMDK Genel Sekreteri Yahya Mektebi şu ifadeleri kullandı;
“Suriye devrimi halkın haklarını talep etmesinin doğal bir sonucu olarak doğmuştur. Çünkü Suriye halkı 40 yıl diktatör bir rejimin baskısı altında yaşamıştır. Bu talepler Suriye halkının farklı kesimlerinin katıldığı barışçıl gösterilerle dile getirilmeye başlamıştır. Gösteriler “Suriye halkı tekdir” sloganları ile zeytin dalları ile başlamıştır.
Mektebi sözlerini şöyle sürdürdü;
“Rejimin barışçıl gösterilere terör ve baskı ile karşılık vermiştir. Güvenlik birimlerini devrimi bastırmak için kullanmıştır. Süreç içinde Suriyeli subaylar güvenlik birimlerinden ayrılarak devrim saflarına katılmıştır. Rejim barışçıl gösterilere şiddet ile karşılık verince, rejimden ayrılan asker ve subaylar bu saldırılar karşısında gösterileri korumak için gruplar oluşturmuştur. Silahın ilk kullanıldığı yer barışçıl gösterileri rejimin silahlı saldırılarından koruma girişimi olmuştur.”
Film gösteriminden önce söz alan Gıyas Matar’ın kardeşi Suzan Matar, “Gösteriler başladığında Gıyas üniversitede idi ve babam ona dikkatli olması söylüyordu. Gıyas ise ya tutuklanma ya da şehadet diyordu. Allah Gıyas’a şehadeti nasip etti” ifadelerini kullandı.
Matar, Suriyeli siyasetçileri seslenerek şehitlerinin kanının kendilerine emanet olduğunu söyledi. Şehitlerin anılmasının ve hizmetlerinin övülmesinin yeterli olmadığını, Suriye halkının bir bütün olarak hakları için var güçleri ile mücadele etmeleri gerektiğini ifade etti.
Matar sözlerini şöyle sürdürdü;
“Süreç zor olmasına rağmen Suriye devrimin bütün devrimler gibi sembollere sahiptir. Şehitlerimiz sembollerimizdir ve onların kanlarına sahip çıkılmalıdır.”