Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Tutuklu ve Kayıp İşleri Kurulu, Lübnan’daki mahkemelerde yargılanan Suriyeli tutukluların yargı sürecinin uzatılması ve Rumiye hapishanesinde mahkumların yaşadığı mağduriyetlere ilişkin raporunu yayımladı.
Kurul, raporunu bugün, Özgür Halep Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde gerçekleştirilen çalıştayda açıkladı. Çalıştaya Kurul Başkanı Av. Yaser el-Ferhan’ın yanı sıra, Özgür Halep Üniversitesi Rektörü Dr. Yasin Halife, Hukuk Fakültesi Dekanı Dr. Abdulkadir el-Şeyh ve çok sayıda öğretim görevlisi ile hukukçu katıldı.
Raporda, Rumiye hapishanesinde yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınının yayılması, Lübnan hapishanelerindeki Suriyeli mültecilerin durumunun araştırılması, tutuklulara yönelik ihlallerin ortaya çıkarılması ve bu ihlallerden sorumlu olanların hakkında soruşturulma başlatılması konuları yer aldı.
Suriyeli tutukluların darp, elektrik akımı, suda boğma ve uykudan mahrum etme gibi fiziksel ve ruhsal işkencelerin yanı sıra, cinsel istismara da uğradığı belirtilirken, bazı mahkumların da işkence altında öldürüldüğü aktarıldı.
Lübnanlı hapishane yetkililerinin tutuklulara ailelerini de tutuklama ya da tecavüz tehditleri yönelterek itirafa zorladıklarına işaret edilen raporda, “Bazı durumlarda tutuklu eşlerinin hapishanelere getirilerek darp edildiği” bilgisi verildi.
Tutukluların büyük bedeller ödediğine ancak çocuklarına ve eşlerine de eğitimden ve yaşam ihtiyaçlarından mahrum bırakma gibi bedeller ödetildiğine vurgu yapılan raporda, “Lübnanlı liderlerin vicdanları uyurken Suriyeli tutukluların anneleri sevdiklerinin acısını yaşıyor. Bu acı onların çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıklara yakalanmasına sebep oluyor. Hiç kimse onların sesine kulak vermiyor” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, Lübnan’daki mezhep temelli yapının mahkemelere olan etkisi de değerlendirilirken, “Açıkça görülmektedir ki hakimlerin büyük çoğunluğu Hizbullah’a yakın kişilerden oluşmaktadır. Bu da mahkemenin tarafsızlığına zarar vermektedir” cümlelerine yer verildi.
Suriyeli tutukluların yargılandığı bazı mahkeme dosyaları ve mahkemenin taraflı olduğunu dile getiren görgü tanıklarının ifadelerine de yer verilen raporda, “Suriyeli tutuklular sivil olmalarına rağmen askeri mahkemelere sevk edilmektedir. Bu mahkemelerdeki hakimler ise tutukluların ifadelerini işkence altında verdiklerini göz ardı etmektedir. Ayrıca, bu hakimler söz konusu mahkumların Esed rejimi tarafından muhalefete yöneltilen terör suçlamasıyla yargılanmasını da görmezden gelmektedir” denildi.
Raporun devamında, Lübnan’daki gözaltı süresinin yargısız olarak oldukça uzun tutulduğuna ve tutukluların dış dünyadan izole edilerek, hiçbir adil mahkeme kıstasının uygulanmadığına işaret edilirken, bir çok vakada Lübnan’daki Suriyelilere yapılan kötü uygulamanın siyasi izlerine rastlandığı kaydedildi.
Raporda, ayrıca, şu ifadelere yer verildi;
“Hakimler, kararlarını verirken tutuklamaların kanuni yollarla yapılmadığını, tutukluların ifadelerinde işkence altında ifade verdiklerini belirtmeleri ve vücutlarındaki işkence izlerini görmezden gelmektedir. Hakimler, bu hususlarda soruşturma talep etme noktasında ihmalkar davranmaktadır. Bu da ihlallere karışanlara yasal bir örtü sağlamaktadır. Dolayısıyla bazı hakimler, insan onurunu ayaklar altına almaktadır.”
Raporun sonuç kısmında ise söz konusu insanlık karşıtı suç olarak nitelenebilecek ihlallerden Lübnan hükümetinin de sorumlu olduğu belirtilirken, bu suçların ırkçı saiklerle işlendiğinin altı çizildi.
Lübnan Ordusu yetkililerin kendilerine bağlı mahkeme başkanlarının icraatlarını takip etmek ve insan hakları ihlalleri hakkında gerekli soruşturmaları yaparak suçluları adil mahkemelere çıkarmakla sorumlu olduğuna vurgu yapılan raporda, aynı zamanda sivil yönetiminde açıkça işlenen ihlallerden sorumlu olduğu kaydedildi.
Raporun sonunda şu değerlendirme yapıldı;
“Vakaların tahlili ve uluslararası insan hakları kanunları, mülteci hakları kanunları ve Lübnan kanunlarıyla kıyas edilmesi sonucunda, Lübnanlı çok sayıda siyasi ve askeri yetkilinin Suriyeli mültecilere yönelik insanlık karşıtı suçlara karıştığı sonucuna ulaşılabilmektedir.”
Raporda, son olarak, Lübnan hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Meclisi, BM Mülteci Hakları Yüksek Komiserliği (UNHCR), BM Güvenlik Konseyi ve bütün uluslararası topluma, bu sorunun çözümü için bazı tavsiyelere yer verildi.