Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) yetkilileri, Lübnan’daki kamplarda bulunan Suriyeli mültecilerle sorunlarını dinlemek ve ihtiyaçlarını öğrenmek amacıyla video konferans yoluyla bir toplantı düzenledi.
SMDK Mülteciler Dairesi tarafından organize edilen toplantı, dün düzenlendi ve Trablus, Bekaa Vadisi ve Arsel’deki Suriyeli mültecilerle yapıldı.
Toplantıda bir konuşma yapan SMDK Mülteciler Dairesi Başkanı Emel Şeyhu, Lübnan’daki Suriyeli mültecilerin karşılaştıkları ihlallerin en büyük sorumlusunun Hizbullah terör örgütü olduğunu söyledi. Mültecilere yönelik gasp, işkence ve kaçırma olaylarının büyük mağduriyetlere sebep olduğunu belirtti.
Lübnan Mültecilerden Sorumlu Devlet Bakanı Muin el-Merabi’nin çabalarından övgüyle bahseden Şeyhu, diğer yandan Lübnan hükümeti ve güvenlik kurumlarını eleştirerek, Beyrut’tan uluslararası kanunlar çerçevesinde mültecilerin haklarını korumasını talep etti. Ayrıca, Suriyeli mültecilere hizmet götürmek isteyen uluslararası kuruluşların çalışmalarına fırsat verilmesini istedi.
Şeyhu, konuşmasında, SMDK yetkililerinin, Lübnan’da yaşayan çok sayıda Suriyeli mülteci ile konuşarak sorunlarını dinlediğini ve sağlık, eğitim ve gıda alanlarındaki ihtiyaçlarını tespit etmeye çalıştığını dile getirdi.
Mültecilerin özellikle kış şartlarıyla birlikte büyük mağduriyetler yaşadığını söyleyen SMDK Mülteciler Dairesi Başkanı, Lübnan’daki mülteci kamplarının büyük çoğunluğunun uluslararası ölçütlerle uyumsuz olduğunu ve acil düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasında, Lübnan’dan Suriye’ye dönmek zorunda kalan mültecilerin akıbetlerinin belirlenmesi için uluslararası soruşturma açılması gerektiğine işaret eden Şeyhu, “Gelen raporlar, Esed rejimine bağlı güçlerin Lübnan’dan dönen bazı aileleri infaz ettiğini bildirmektedir” şeklinde konuştu.
Şeyhu, Suriye’deki durumun hala mültecilerin dönüşü için uygun olmadığına dikkat çektiği konuşmasında, Birleşmiş Milletler’den (BM), Suriye’de mültecilerin dönüşünü sağlayacak uygun şartların oluşturulması için 2254 sayılı uluslararası karar ve Cenevre bildirgesi çerçevesinde bir siyasi çözüm sürecinin başlaması gerektiğini ifade etti.