SMDK Yürütme Kurulu Üyesi Nağam el-Gadiri şunları kaydetti;
“ Uluslararası inceleme raporu, Esed rejimi terörünün İŞİD’in teröründen daha büyük olduğunu ispatlamıştır. Ayrıca ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry, Esed rejimine bağlı güçlerin kolar gazı kullanarak kimyasal silahların kullanılmasını yasaklayan anlaşmaları çiğnediğini söylemiştir. Bu iki olay, uluslararası toplumun Esed rejiminin terörist bir yapı olduğunu kabul ettiğini göstermektedir. Daha önce görülmemiş savaş suçları işlemiştir, bu nedenle Esed rejimi İŞİD ya da diğer terörist gruplardan farklı değildir”
Rusya’nın BM Temsilcisi Vitaly Churkin’in “ ABD, Esed yönetimi ile koordinasyon içinde olmadığı müddetçe İŞİD karşısında etkin bir koalisyon oluşturamayacaktır ” şeklinde sözleri üzerine SMDK Medya Birimi’ne değerlendirmelerde bulunan el-Gadiri şöyle konuştu;
“ Esed rejimi Suriye halkını öldürmek için her türlü silahı kullanmış, her türlü terör suçunu işlemiştir. Özgürlük talebiyle harekete geçenleri, zorla tıktığı hapishanelerde işkenceye maruz bırakmıştır. 11 bin tutuklunun hapishanedeki durumuna ilişkin görgü tanıkları tarafından kamuoyu ile paylaşılan belgeler, ülkede güvenlik boşluğu oluşturan Esed rejimin İŞİD’den de büyük bir terör rejimi olduğunu göstermektedir.”
Uluslararası toplumun diğer birleşenleri gibi Esed rejiminin terörle mücadeleye ortak olamayacağını çok iyi bilen Rusya’nın böyle bir talepte bulunmasının kabul edilemez olduğunu belirten el-Gadiri, Esed rejiminin her türlü silahla kendi halkına saldırdığını, bütün insan hakları ilkelerini çiğneyerek kendi halkını mülteci konumuna düşürdüğünü kaydetti.
El-Gadiri, Suriye’ye askeri müdahaleyi kabul eden, Dış İşleri Bakanı’nın ağızından, askeri operasyonu onaylayan, ancak bu operasyonun kendisiyle koordineli yapılması gerektiğini söyleyen Esed rejimini destekleyen Rusya’nın bu tavrını kınadıklarını ifade etti.
El-Gadiri son olarak şunları kaydetti;
“ ÖSO 2013 sonlarında İŞİD ile ilk mücadele eden yapıdır, 2014 başlarında onları Halep ve İdlip kırsalından çıkmaya zorlamıştır. Ancak uluslararası toplum, devrimcilerin destek taleplerini görmezden gelmiştir. Esed rejimi ise o zamanlar kimyasal silahlar kullanmak suretiyle kendi halkıyla savaşmakla meşguldü. Hatta halen üç kimyasal silah deposu bulundurmaktadır ve İsrail yönetimi bunların yerini bilmektedir.”