Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), dost ve destekçi ülkelere çağrıda bulunarak, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerinden müteşekkil bir ulusal ordu kurularak terörle mücadelenin ana unsurlarından biri haline getirilmesini istedi.
İstanbul’daki SMDK binasında basın açıklaması yapan SMDK Basın Birimi Başkanı Ahmed Ramazan, Suriye’de son yaşananlara ilişkin pozisyonu ifade etti.
Açıklamada şunlar ifade edildi;
“İdlib’te yaşanan tehlikeli ve üzücü gelişmeler, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) yeterli desteğin verilmemesi ve Suriye halkına kendi devrim müesseseleri aracılığıyla bir ulusal ordu oluşturma fırsatı sağlanmamasının muhtemel sonuçlarındandı.”
Ramazan açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“İdlib’de yaşanan olaylar, muhalif askeri gruplara ulusal bir ordu içinde birleşme sorumluluğu yüklemektedir. Söz konusu ordunun esas görevi, Suriye’de özgürleştirilmiş bölgeleri Esed rejimi ve destekçilerinin saldırılarından korumak ve terör örgütleri tarafından işgal edilen bölgeleri özgürleştirmek olmalıdır.”
Guta ve güney cephesinde varılan ateşkesi olumlu karşıladıklarını ifade eden Ramazan şu şekilde konuştu;
“Uluslararası güçlerin Suriye’de akan kanın durdurulması için sarf ettiği çabaları takdirle karşılıyoruz. Bundan hareketle, yapılan anlaşmaların uygulanması için uluslararası bir gözleme ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor ve anlaşmaların uygulanma sürecini dikkatle takip ediyoruz.”
Ramazan, Suriye’de ilan edilen kısmi ateşkeslerin, ülkenin tamamını kapsayacak bir ateşkese dönüştürülmesi gerektiğini ifade ederek, Cenevre 1 bildirgesi ve ilgili uluslararası kararlar kapsamında atılacak adımlarla güven ortamı sağlanması gerektiğini söyledi.
Ramazan, “doğrudan müzakereler aracılığıyla siyasi süreç etkin bir şekilde yürütülerek, siyasi geçiş sürecine geçilmelidir” dedi.
Terörist Hizbullah milislerinin Kalmun bölgesindeki saldırıları ve kuşatmalarını kınayan Ramazan, Hizbullah’ın bölgede demografik değişim hedefleyen İran’a hizmet ettiğini dile getirdi.
Ramazan, İran’ın bu stratejisi karşısında Arap ülkelerinden ve dünyadan Hizbullah ve İran kontrolündeki diğer mezhepçi terör örgütlerini Suriye’den çıkarılmasını talep ederek, Lübnan’ı konuya ilişkin gerekli tedbirleri almasını istedi.
Astana müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ramazan şunları kaydetti;
“Müzakerelerin bazı zorluklarla karşı karşıya kaldığını görmekteyiz. Bu zorluklar, anlaşmalar ve anlaşmalara garantörlük yapan tarafların çoğalmasıyla ilişkilidir. Bütün bunlar, açıkça müzakerelere katılan tarafların çoğunun İran’ın garantörlüğünü kabul etmemesiyle alakalıdır. Bu sorunlara benzer sorunlar, Cenevre’deki siyasi müzakereleri de tıkamaktadır. Cenevre’deki müzakere sürecinin henüz siyasi geçiş çalışmaları aşamasına geçmediği herkesin malumudur. Müzakereler, halen Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi’nin taraflarla yaptığı diyaloglar şeklinde devam etmektedir. Gerekli olup olmadığı tartışma konusu olan müzakere tekniklerinin konuşulması bile hala devam etmektedir. Muhalefet ve BM Özel Temsilcisi henüz bu konuda anlaşmaya varamamıştır.”
Ramazan, BM’nin Esed rejiminin müzakerede bulunmasını bir kazanım olarak görmesini eleştirerek, rejimin ortaya koyduğu olumsuzlukları göz ardı etmesinin tuhaf olduğunu söyledi.
Ramazan ayırıcı konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
“Cenevre müzakerelerinde henüz somut bir ilerleme kaydedilememiştir. Esed rejiminin askeri operasyonları artırması ve sorunu askeri yöntemlerle aşma çabaları halkın müzakerelere olan güvenini azaltmakta, müzakerelerin Esed rejimi tarafından siyasi bir süreç yürütüyormuş gibi propaganda mevzusu yapılmasına sebep olmaktadır. Zira rejim müzakerelerin içini boşaltmıştır.”