Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra, Türk gazetecilerle Suriye’deki son siyasi gelişmelere ilişkin bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, SMDK Başkan Yardımcıları Abdulmecid Bereket ve Abdulhakim Beşşar ile bazı SMDK Siyasi Kurulu üyeleri de hazır bulundu.
El-Bahra, toplantıda yaptığı konuşmada, Suriye halkının uzun süredir devam eden kriz sürecinde yaşadığı mağduriyetler ve göç meselesine değinerek, “Suriyelilere kendi ülkelerinde kalma seçeneği bırakılmadı. Esed rejimi ve mezhepçi milis gruplar, halka karşı katliam, tutuklama, işkence ve kimyasal silah kullanımına kadar varan bir şiddetle sivilleri zorla tehcir etti” dedi.
Konuşmasında, 2014 yılında Suriye’ye ilişkin siyasi çözüm çabalarının başladığını ve Suriyeli devrimci ve muhalif güçlerin bu süreçte gerçek bir siyasi çözüme ulaşılması için büyük çabalar sarf ettiğini belirten el-Bahra, “Buna karşılık Esed rejimi hiçbir siyasi çözümü kabul etmedi. Rejimin şiddete başvurması ve uluslararası toplumun bu rejim karşısındaki acziyeti birleşince Suriye halkının yaşadığı mağduriyetlerin süresi uzadı” ifadelerini kullandı.
El-Bahra, Suriye Anayasa Komitesi’nin 8 toplantı gerçekleştirdiğini ancak rejimin bu toplantılarda Rusya’nın talepleri gerçekleşene kadar toplantılara katılmayı reddettiğini belirttiği konuşmasında, başka hiçbir ülkenin Anayasa Komitesi’ne müdahale hakkı olmadığını ve bunun kesinlikle kabul edilemeyeceğini bu sebeple de komitenin toplantılarını durma noktasına geldiğini aktardı.
SMDK Başkanı, uluslararası insani kurumların son dönemde Suriye’ye gönderdikleri yardımları azaltma yoluna gittiğini ve bunun da insani bir krize sebep olabileceğini dile getirdiği konuşmasında, özellikle Şubat ayında yaşanan yıkıcı depremin ardından sivillerin ihtiyaçlarının arttığını ve aynı zamanda enflasyon ve işsizlik oranının da büyüdüğünü kaydetti.
El-Bahra, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Uluslararası toplumda Suriye’deki askeri çatışma yoğunluğunun düşmesiyle birlikte sivillerin ihtiyaçlarının da azalacağına dair yanlış bir düşünce hakim ancak durum çok farklı. Zira insani ihtiyaçlar sürekli artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), dost ülkeler ve Suriye konusunda etkin olan ülkeler, genel bir açlık yaşanmasının önüne geçmek için başta kuzeydeki özgürleştirilmiş bölgeler olmak üzere tüm Suriye’deki sivillere insani yardımlarını artırmalıydı.”
Konuşmasında, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’ye sınır ötesi insani yardımlar için kalıcı bir mekanizma kurarak yardımların Suriye halkına ulaştığından emin olması gerektiğini ifade eden el-Bahra, insani yardımlar meselesinin siyasallaştırılmasına ve rejim bölgelerindeki yolsuzluk şebekelerinin bu yardımları kullanmasına izin verilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Konuşmasında, Suriye krizinin asıl sebebinin siyasi olduğunu ve bu krize yalnızca insani açıdan yaklaşılarak çözüm bulunamayacağını da belirten el-Bahra, Suriye’nin bütünlüğünün korunarak yönetimin halka iade edilmesinin tek yolunun 2118 ve 2254 sayılı BMGK kararları çerçevesindeki siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi olduğunu kaydetti.
El-Bahra, sözlerini şöyle sürdürdü;
“SMDK olarak açık bir yönelimimiz var. O da özgürleştirilmiş bölgelerdeki yaşam standartlarını yükseltmek, bu bölgelerde yaşayan halkımıza göç etmek zorunda kalmamaları için evlerinde ve memleketlerinde kalmalarına yardım etmek ve giden mültecilerin güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönmeleri için uygun şartlar oluşturmaktır. Bunun için de insanların haklarını garanti altına alacak ve kanun üstünlüğünü tesis edecek bağımsız bir yargıyı güçlendirmek için çalışıyoruz. Suriye Geçici Hükümeti (SGH), İçişleri Bakanlığına kanunları uygulaması için yeterli olan kolluk gücünü sağlamak için uğraşıyor.”
Konuşmasının devamında, özgürleştirilmiş bölgelerin savunulması meselesine de değinen el-Bahra, bu görevin bir parçası olarak Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) birimlerinin tamamlanması, donanım ve eğitiminin güçlendirilmesi ve SGH Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak güçlü bir ordu yapılanmasına ulaşılmasına yönelik çabaların birkaç yıldır devam ettiğini aktardı.
El-Bahra, özgürleştirilmiş bölgelere yönelik bombardıman ve saldırıların durmasının büyük önem taşıdığına vurgu yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin Astana sürecinin taraflarının bu süreçte ulaşılan anlaşmalara uymalarını sağlama noktasında önemli bir rolü olduğunu belirterek, “Türkiye hükümeti ile bu hususta özgürleştirilmiş bölgelere yönelik saldırıların engellenmesi için sürekli iletişim halindeyiz. Bu iletişim bölgeye istikrarın geri dönmesine katkı sağlıyor” dedi.
Konuşmasının sonunda, özgürleştirilmiş bölgelerdeki el-Bab, Azez ve Çobanbey gibi bölgelere sürekli ziyaretler gerçekleştirerek buradaki Ticaret Odaları’nın yanı sıra Suriyeli yatırımcı ve iş insanlarıyla görüşmeler yaptığını ifade eden el-Bahra, bu ziyaretler kapsamında yatırımın teşvik edilmesi ve özellikle Türkiye’den transit ticaret hakkında öncelikler belirlediklerini, ayrıca SGH’nin Suriye’nin kuzeyinde bir yatırım zirvesi gerçekleştirmek için çalışmalarına başladığını sözlerine ekledi.