Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra, Katar’da düzenlenen 21. Doha Forumu kapsamında düzenlenen “Suriye Krizi’nin Çözüm Yolları” başlıklı oturumda bir konuşma gerçekleştirdi.
El-Bahra, Esed rejiminin Suriye’de siyasi çözüme ulaşılması konusunda yapılan bütün girişimleri engellediğine vurgu yaptığı konuşmasında, “Bu rejim, krizlerle ayakta kalıyor ve bu iktidarını meşrulaştırmak için krizleri körüklüyor” dedi.
Konuşmasında, Cenevre bildirgesinin 2014 yılında Suriye’de bir siyasi çözüm perspektifi sunduğunu ancak rejimin bu perspektifin önüne engeller çıkararak çözümü reddettiğini belirten el-Bahra, uluslararası toplum rejime baskı yapmadıkça rejimin de çözümsüzlük ve katliama devam etme inadını sürdüreceğini kaydetti.
Suriye’nin güneyindeki Dera ve Suveyde’de yaşananları örnek göstererek, Suriye halkının özgürlük, adalet ve demokrasi talepleri göz önüne alınmadan daimi çözüme ulaşılamayacağına işaret eden SMDK Başkanı, “Esed rejimi hala yönetimde olabilir ancak devletin bütün kurumları çürüdü ve devlet çöktü” diye konuştu.
Konuşmasında, Dünya Gıda Programı’nın (WFP) Suriye’ye gıda yardımını durdurma kararı almasının mevcut krizi daha da derinleştirdiğini ifade eden el-Bahra, uluslararası topluma bu karardan sonra Suriye’de genel açlık olmasının önünü alma çağrısı yaparak “Bizler bütün uluslararası toplumun Suriye’deki sivillere yardım etmesine ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
Katar’ın başkenti Doha’da yapılan ve iki gün sürecek Doha Forumu’na, devlet başkanlarının yanı sıra, bölgesel ve uluslararası kurumların da temsilcileri yer alıyor.
Araştırmacı Charles Lister’in yönettiği Suriye konulu oturumda ise el-Bahra’nın yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Fransa’nın Suriye Özel Temsilcisi Brigitte Curmi ve İngiltere’nin Suriye Özel Temsilcisi Ann Snow da birer konuşma gerçekleştirdi.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, uluslararası toplumun Suriye’deki duruma acilen müdahale etmesi gerektiğini belirttiği konuşmasında, Suriye’ye ilişkin siyasi çözüm çabalarının hali hazırda çıkmaza girdiğini ifade etti.
Suriye meselesine yönelik yaklaşımlarda en kısa zamanda köklü değişimler olmasını umduğunu dile getiren Pedersen, “Bunun olmaması halinde Suriye krizinin müzakere yoluyla çözüme kavuşturulma fırsatını kaybedeceğiz” diyerek bütün Suriyeli tarafların katılımıyla BM gözetimi altında siyasi çözüm sürecinin yeniden başlaması gerektiğini söyledi.
Oturumda söz alan Fransa’nın Suriye Özel Temsicisi Brigitte Curmi ise 2011 yılından beri devam eden Suriye krizinin çözümü için uluslararası güçlerin daha geniş bir işbirliğine giderek uluslararası kararları uygulayacak mekanizmaları harekete geçirerek siyasi sürecin tıkanmasından rejimin sorumlu tutulması gerektiğini belirtti. Curmi, her türlü çözümden yüz çeviren Esed rejimine karşı yeni yaklaşımların aranması gerektiğini kaydetti.
İngiltere’nin Suriye Özel Temsilcisi Ann Snow da, oturumda yaptığı konuşmada, “Suriye krizi henüz son bulmadı. Olduğu gibi devam ediyor. Suriye’de göz önünde tutulması gereken bir insani durum var. Başta Suriye’nin kuzeyinde olmak üzere ülkenin tamamında muhtaç sivillere yardım takdim edilmeli” ifadelerini kullandı.
Snow, konuşmasında ayrıca, “13’üncü yılına giren kriz, Suriye halkının üzerinde derin bir etki bıraktı. Yüzbinlerce insan yaşamını yitirirken 13 milyon insan göç etmek zorunda kaldı. Kriz ayrıca, Suriye’deki altyapı ve ekonomiyi geniş çaplı bir yıkma uğrattı” cümlelerine yer verdi.