Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkan Yardımcısı Nura el-Emir Uluslararası Toplumu çocukların aç bırakılma, tutuklanma ve zorla evlerinden göç ettirilmelerinin önüne geçilebilmesi için sorumluluk almaya çağırdı.
El-Emir Uluslararası Dünya Çocuk günü münasebetiyle yaptığı çağrıda ‘’Uluslararası toplum acil bir şekilde Esed rejiminin çocuklara yönelik uyguladığı korkunç katliamlara dur demeli! Esed çocuklara yaptığı bu vahşice katliamlarla hukuk devleti talep eden aileleri devrimden vazgeçirmeyi hedefliyor.’’ Dedi.
Uluslar arası toplumu yaşananlara seyirci kalmakla suçlayan el-Emir;
‘’Esed rejiminin kindar varil bombalarının, kimyasal silahlarının katlettiği 17 bin çocuk adına, rejimin işlediği suçlar yüzünden eğitimden mahrum bırakılan 3 miyon çocuk adına, Esed’in çocukların başına yıktığı okul ve ana okulları adına, Esed’in tutukevlerine çevirdiği okul ve ana okulları adına, Esed’in askeri kışlalara çevirdiği çocuk parkları adına, insanlık vicdanı adına, Hamza Hatib’in ve babasının adının ağzına alınmasına yasak getirilen çocuk adına, öyle ki Esed o çocuğun yüzünü çikolata yerine kimyasallarla kana buladı, tüm dünya ülkelerine sesleniyoruz bu vahşeti durdurun artık! Sizler de bu yaşananlardan sorumlusunuz! Bu sizin insanlık sınavınızdır. Tarih her şeyi kaydediyor. Herkes bir gün hesap verecek.” İfadelerini kullandı.
Ülkede yaşananlara bir an olsun çocuk gözüyle bakılmasını isteyen el-Emir;
”Tüm dünya ülkelerinde çocuklar canavarlarla korkutulur ancak sadece benim beldem de çocukları, hükümet ve polisle korkutuyorlar” yorumunda bulundu.
Nura el-Emire Cenevre’deki Birleşmiş Milletler toplantısında da konuya değinmiş ve liderlere şöyle seslenmişti ”
“ Size Suriye’den Hamza el-Hatip’i getirdim. Bu gün Suriye, bütün insan hakları sözleşmelerinin ve anayasaların çiğnenerek kurban edilen bir ülkedir. Diktatör rejim sokaklardan çocuk esintilerini silmiştir. Bahçelerde yasemin kokuları yetim kalmıştır. Salıncaklar darağaçlarına dönüştürülmüştür. Çocuklar Anne, Baba gibi kutsalları bile zikretmekten yoksun bırakılmıştır. Esed rejimi hiçbir günahı olmayan çocukları anne ve babalarının ninnilerinden mahrum bırakmıştır”
El-Emir sözlerini şöyle sürdürdü;
“ ABD eski Başkanı John Kenedi, “bizi birbirimize bağlayan en önemli bağ, aynı gemide olduğumuz, aynı havayı soluduğumuz, hepimizin çocuklarımızın geleceğini düşündüğümüz ve hepimizin bir gün öleceği gerçeğidir” demişti. Bu gün siyasiler neden bu sözleri dikkate almıyor? İnsan hakları kuruluşlarının, siyasilere insan hakları ilkeleri çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmesi yönünde baskı yapması gerekmiyor mu? Dünya neden John Kenedi’nin sesine kulak vermiyor? Neden hala bütün dünya, “çocuk” olmanın din, kültür ve dillerin üzerinde bir ortak kabul olmasını kabül etmiyor?”
El-Emir şöyle devam etti;
“ Değerli katılımcılar, benim ülkemin çocuklarının önceliği New Yok, Paris ve Londra’daki çocukların öncelikleriyle aynı değildir. Benim ülkemde çocuklar, oyun oynamak ya da şeker yemek için değil, eğitim almak, ilaç bulmak için ağlıyorlar. Esed rejimin kendine muhalif şehirlere baskı yapmak için mahrum bıraktığı ilaç ve hastanelere muhtaçlar. Bu koşullar nedeniyle Suriye şehirlerinde çocuk felci kol geziyor. Esed rejimi, haklı talepleri için kendine muhalefet eden halkı yıldırmak için en temel yaşamsal malzemeden yoksun bıraktığı çocukları rehineye çevirmiştir. Onları mahrum bırakarak anne ve babalarını yıldırmak istemektedir.”
Suriye’de çocukların silahlandırılmasını eleştiren el-Emir şunları ifade etti,
“ Suriye dışında bütün dünyada insanlar 18 yaşında askere gidiyor. Esed rejimi okulları hedef almış, ambargo uygulamış, çocukların ebeveynlerini öldürmüş, çocukları asker yapmıştır. Esed rejiminin hedef aldığı ve kuşattığı bölgelerdeki çocukları asker yapmasının önüne geçmenin yolu, masa başlarında konferans düzenlemek değildir. Bunun önünde geçmenin yolu insan hakları kuruluşlarının Suriye toplumundaki her tikel olayla birebir ilgilenerek olayın üzerine gitmektir. Suriye’de herhangi bir sosyal çöküntü vakıasını önlemenin yolu onu var eden sebebi ortadan kaldırmakla mümkün olacaktır. Eğer çocukların asker yapılmasını engellemek istiyorsak, bunun yolu Esed’in bu çocukların evlerinin üzerine varil bombası yağdırmasının önüne geçmekle mümkün olacaktır. Bu çocukların ellerinde kalem, defter ve kitap ders sıralarına oturmasıyla mümkün olacaktır.”
Suriyeli çocuklara İnsanlığın vicdanına sesini duyurma imkânı verdiği için Birleşmiş Milletler’e teşekkür eden el-Emir sözlerini şöyle sürdürdü;
“ Suriyeli çocuklara karşı işlenen savaş suçları karşısında daha fazla beklenemez. Mahatma Gandi’nin dediği gibi; bu dünyada gerçek barışı bilmek istiyorsak çocuklarımız için savaşa karşı savaş açmalıyız. Bu durum Suriye’de tam tersi biçimde var. Esed rejimi dünya kamuoyuna baskı yapmak amacıyla çocukları kullanarak terörü yaymak için çalışıyor. Suriye, Esed rejimin sınır tanımayan zulmüne duçar olmuştur, dünya daha önce görülmemiş biçimde bu zülüm karşısında sessiz kalmaktadır.
Son olarak Suriyeli çocuklar adına “ çok geç olmadan beni kurtarın” demek istiyorum.”