Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Genel Kurul Üyesi Selva Aksoy, Rusya’nın Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesinin sekizinci yılını geride bırakmasına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Konuya ilişkin olarak, Syria TV’ye açıklamalarda bulunan Aksoy, Rusya’nın nüfuzunu güçlendirmek ve silah satmak için Suriye’ye müdahale ettiğini ve ancak mecbur bırakılırsa Suriye’den çekileceğini söyledi.
Açıklamasında, Rusya’nın 30 Eylül 2015’te Suriye’ye başlattığı askeri müdahale ile ilk kez Sovyetler Birliği (SSCB) sınırları dışında askeri varlık gösterdiğine işaret eden Aksoy, Moskova’nın ilk bombardımanlarını terör örgütü DEAŞ’a yönelik yaptığı iddiasının hem ABD hem de SMDK tarafından net bir şekilde yalanlandığını hatırlattı.
Aksoy, Rusya’nın “Nusret Cephesi terörünü” de bahane ederek müdahaleye başladığını ancak sivilleri hedef aldığını belirttiği açıklamasında şunları kaydetti;
“Terörle mücadele Esed rejiminin yıkılmasını engellemenin bahanesi haline getirildi. Rusya, bu bahaneyi 2016 yılında Halep’in yerle bir edildiği saldırıları için de kullandı. Bu saldırı dönemin Birleşmiş Milletler İnsani İşler Sorumlusu Stephen O’bryan tarafından “cehennem” olarak nitelendirilmişti. Halep’te altı hastane rejim ve Rus bombardımanlarında yerle bir olmuştu.”
Açıklamasında, bahanelere rağmen Rusya’nın Esed rejimini ayakta tutmak için Suriye’ye müdahale ettiğinin açık olduğuna işaret ettiği açıklamasında, “Putin, askeri adımına paralel olarak bu hedefi için siyasi bir strateji de takip ediyor. Moskova açısından Esed rejiminin yıkılması batının zaferi olarak görülüyor. Ayrıca, Suriye’de rejimin değişmesi Rusya’nın bölgedeki çıkarlarına da zarar verecektir” diye konuştu.
Aksoy, Rusya’nın Suriye’ye yığdığı silahların çoğunluğunu hava savunma sistemlerinin oluşturduğuna dikkat çektiği açıklamasında, Rus silahlarının çeşitliliği ve gücü aslında hedefin yalnızca rejimi ayakta tutmak değil, aynı zamanda batı ülkelerinin herhangi bir girişimini de engellemek olduğunu açıkça gösterdiğini kaydetti.
Açıklamasının devamında Rusya’nın Arap Baharı’nı kendisini hedef alan bir hareket olarak gördüğünü ve Libya’daki girişimlerinin de bunu gösterdiğini dile getiren Aksoy, “NATO’nun Moskova’nın dostu Muammer Kaddafi’nin tasfiyesiyle sonuçlanan müdahalesi Moskova’nın canını yaktı” ifadelerini kullandı.
Aksoy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in doksanlı yıllardan beri batıya karşı Rus etkisini güçlendirmek için çalıştığına vurgu yaptığı açıklamasında, Putin’in bölgede Rus etkisini artırarak Karadeniz ve Akdeniz’deki çıkış alanlarını koruyacağı yeni bir dünya düzeni hedeflediğinin altını çizdi.Syria TV’ye yaptığı açıklamanın sonunda, Rusya’nın ancak mecbur kalırsa Suriye’den çekilebileceğine vurgu yapan Aksoy, “Suriye’de önümüzdeki dönem neler olacağını tahmin etmek zor ancak nihayetinde uluslararası güçlerin müdahalesi ne kadar güçlü olursa olsun son sözü Suriye halkı söyleyecek” ifadelerini kullandı.