Rejim zindanlarında 836 kişinin öldüğün duyurarak, zindanlarındaki ölümleri itiraf etti, nüfus sicilleriyle oynayarak binlerce kişinin kaybolmasında eli olduğunu gösterdi.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 82 bin kişinin kayıp olduğunu, 14 bin kişinin rejim zindanlarında işkence altında can verdiğini kayıt altına aldığını, ancak BM ölü olduğu için hiçbir tepki gelmediğini açıkladı.
SNHR, rejimin geçtiğimiz aydan itibaren kayıp birçok kişinin nüfus kayıtlarıyla oynayarak çok sayıda kişiyi ölü göstermeye başladığına dikkati çekti.
Ölenlerin çoğunun işkence altınca can verdiğini ifade eden SNHR, işkence altınca ölmeyenlerin ise askeri mahkeme kararıyla infaz edildiğini kaydetti. Ancak askeri mahkeme kararıyla infaz edilenlerin sayısının 37 olduğunu bunun ise toplam ölümler arasında yüzde beşe tekabül ettiğini belirtti.
SNHR, rejimin, ölenlerin cesedini ailelerine teslim etmediğini ifade ederek, bu kişilerin kendisinin elinde bulunduğunu daha önce reddettiğini, öldükleri zaman ailelerine bildirmediğini, daha sonra nüfustaki kaydının ölü olarak değiştirildiğini bildirdi.
SNHR, kaybolan 82 bin kişinin ismini kayıt altına aldı, rejim tarafından nüfusa ölü kaydedilenlerin isimlerden yüzde 77’sinin bunlar arasında yer aldığı geri kalanlarının ise yer almadığı görüldü.
2011 yılından 2018 yılına kadar rejim zindanlarında can verenlerin sayısının 14 bine ulaştığı kaydedildi.
SNHR, rejimin ölümünü duyurduğu isimlerin çoğunun 2011 ve 2012 yılında tutukladığını, Saydanaya hapishanesinde tutulduklarını, ölenlerden 41 kişi arasında akrabalık ilişkisi olduğunu söyledi.
Rejimin ölenlerin cesetlerini teslim etmediği sürece suç işlemeye devam ettiğini ifade eden SNHR, kişilerin cesetleri ailelerine ulaşmadığı sürece rejimin bu kişilerden sorumlu olduğunu belirtti.
SNHR Müdürü Fadl Abdulgani konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Rejimin bunu neden yaptığını tam olarak tespit etmek zor. Ya Ruslar rejimden tutukluların akıbetini açıklamasını istedi. Ya da rejim sahada galip geldiği mesajını veriyor ve tutuklular dosyasını kapatıp halkı buna boyun eğmeye zorlamak istiyor” dedi.
Abdulgani, BMGK ve uluslararası insan hakları örgütlerinin bu yaşananlar karşısındaki pozisyonunun sorgulanması gerektiğini söyledi.