Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu(SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov başkanlığındaki heyetle önceki gün İstanbul’da bir araya geldi.
Görüşmede Bahra, heyetten Lübnan’daki Suriyelilere yönelik işlenen suçlara son verilmesi için Rusya’nın Lübnan hükümetiyle birlikte hareket etmesini talep etti. ‘’Lübnan ve Lübnan halkının güvenliği önceliğimizdir’’ şeklinde konuşan Bahra, yaşanan hadiselerin önlenememesi durumunda şiddet olaylarının Lübnan’da tahmin edilenden daha fazla yayılabileceği uyarısında bulundu.
Bahra’nın açıklamaları Lübnan’da silahlı bir grubun Suriyeli mültecileri hedef alan saldırısının ardından geldi. Önceki ülkenin kuzeyindeki bir mülteci kampına yapılan saldırıda 2 Suriyeli sığınmacı yaralanmış ve kampın bazı bölgeleri ateşe verilmişti.
Saldırılar, Lübnan askeri Ali Bezzal’in Nusra Cephesi tarafından infazından 2 gün sonra gerçekleşti. Nusra infazın gerekçesini kadın ve çocukların Lübnan güçlerince tutuklanması olarak gösterirken tutukluların Esed rejimine karşı savaşan grupların aileleri olduğu raporlara yansımıştı.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu(SMDK) Genel Sekreteri Nasır el-Hariri de Bezzal’in öldürülmesini kınamış ve bundan esir takasını kabul etmeyen Hizbullah’ın sorumlu olduğunu ifade etmişti.
SMDK Genel Sekreteri Hariri;
”Kim yaparsa yapsın kaçırma eylemi Uluslararası Hukuka aykırı bir eylemdir. Böylesi
durumlar bölgenin güvenliğini tehdit edebilecek toplumsal reaksiyonlara sebebiyet verebilir. Lübnanlıların kanı bizim için Suriyelilerin kanı ile aynıdır. Kanımız bir kaybımız bir. Aynı şekilde suçlu tarafta tektir. Hala Lübnan ve Suriye toplumunun varlıklarına karşı abes işler peşinde olan tüm çabası bölgede Terörist İran’ın ajandasını gerçekleştirmek olan Hizbullah bu işten sorumludur. Bu durum Hizbullah’ın, hiçbir hukuk kuralını tanımadan komşu ülkeye küstahça müdahalesi ve Suriyeli sivillere karşı yürüttüğü terör eylemlerinin bir sonucudur.’’ Diye konuşmuştu.
Hizbullah’ın esir takası konusunda iki yüzlü davrandığını ifade eden Hariri;
‘’Hizbullah esir takası konusunda çifte standart uyguluyor. Günler önce Hizbullah, yine Nusra Cehpesi’nin elinde esir tutulan kendi adamı için takas yapmıştı. Oysaki Hizbullah esir olan Lübnanlı askere hiçbir ehemmiyet göstermemiştir’’ değerlendirmesinde bulunmuştu. SMDK Genel Sekreteri Hariri daha önce Lübnan hükümetine kaçırılan Lübnan askerleri konusunda dikkatli olmaları yönünde uyarıda bulunmuştu.
Hariri; ‘’Bölgedeki çatışmaların gölgesinde bu meseleyle ilgilenmek ciddi bir dikkat gerektirir. Bu durum elinde pimi çekilmiş bir bombayı etrafı terörist Hizbullah ve zorba İran’ın siyasi mayınlarıyla çevrili bölgede imha etmeye çalışmaya benzer’’ ifadesini kullanmıştı.
Hizbullah’ın Suriye’den çekilmesinin sadece Suriye halkının güvenliği için değil tüm bölgenin siyasi ve toplumsal güvenliği için zaruri bir durum olduğunu ileri süren Hariri, Lübnan hükümetinin örgüte karşı baskı yapması gerektiğine vurgu yaptı. Lübnan hükümetinin Hizbullah’ı teröre karşı kullanılabilecek bir araç olarak görmesinin yanlış olacağını belirten Hariri, Hizbullah’ın bizzat kendisinin terörün bir parçası olduğunu söyledi.
Hariri kaçırılan Lübnanlı askerler ilişkin daha önce yaptığı çağrıda;
‘’’Hizbullah, silahlı grupların talebini yerine getirip derhal Suriye topraklarını terk etmeli ve Kalamun savaşına müdahil olmamalıdır. Çünkü Velayet-i Fakih’in görevli kölesi olarak Hizbullah karar yetkisine sahip değildir. Hizbullah ve Esed milislerini sadece hakimiyetleri ilgilendirir. Bunlar, kimyasal silahlarla sesleri boğulan bebeklerin kafatasları üzerine kurulu titrek makamlarını korumak için insanları yakıt olarak kullanıyorlar’’ açıklamasında bulunmuştu.