Suriye Müzakere Heyeti (SMH) Başkanı Nasr el-Hariri, bugün, İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi., İdlib’deki son gelişmeler ile Anayasa Komitesi Bağlantısızlar Grubu’nun Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirdiği toplantıya dair açıklamalar yaptı.
Açıklamasında, İdlib’in sanki hiçbir anlaşma yapılmamış gibi her an bombalandığına işaret eden Hariri, uluslararası toplumun bölgede bir insani felaket yaşanmasının önünü alması gerektiğini söyledi.
Binlerce sivilin İdlib’den Türkiye sınırına doğru göç ettiğini ve bu durumun yeni bir mülteci krizinin habercisi olduğunu belirten Hariri, sivilleri koruma noktasındaki sorumluluklarını yerine getirmekte aciz kalan uluslararası toplumun en azından mültecilere yardım konusunda üzerine düşeni yapması gerektiğini sözlerine ekledi.
Açıklamasında, İdlib’in afet bölgesi olduğunu ve meseleye bu temelde yaklaşılması gerektiğini dile getiren Hariri, “Durumun böyle olması uluslararası toplum ve garantör ülkelerin sorumluluğunu düşürmez. Sadece kısa süreli ateşkesle yetinmemeliler. Kalıcı bir ateşkes ilan edilmeli” şeklinde konuştu.
SMH Başkanı, Riyad’daki Bağlantısızlar Grubu toplantısına değindiği açıklamasının devamında, Suudi Arabistan’ın bölgesel bir güç olarak önemli bir rolü olduğunu belirtti. “Hiç kimse Suudi Arabistan’ın Suriye halkına verdiği desteği inkar edemez” dedi.
Buna rağmen SMH birleşenlerinden Riyad’daki toplantıya bazı itirazlar geldiğini ifade eden Hariri, şöyle devam etti;
“Bu itirazlar kanunlar çerçevesindedir. Zira böyle bir toplantının hiçbir kanuni dayanağı bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, toplantı öncesi istişare yapılmalı ve gerçekleşecekse bütün tarafların katılımıyla gerçekleşmeliydi. Daha geniş yelpazeden bir katılım için bu gerekliydi. Böyle olması Suriye halkının ve Suriye davasının çıkarına olurdu.”
Açıklamasının devamında, toplantının İdlib’de felaketlerin yaşandığı ve bütün dikkatlerin Anayasa Komitesi’ne çevrildiği bir dönemde yapıldığını, bu durumun olumsuz etkileri olacağını dile getiren Hariri, “Önceliğimiz İdlib’deki gelişmelerin takibi ve oradaki sivilleri bombardımanlardan korumaya çalışmak olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Hariri, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Gelen bir başka itiraz da, Riyad toplantısına katılan davetliler arasında özgürleştirilmiş bölgelerden hiç kimsenin bulunmadığı hususudur. Ayrıca, katılanların birçoğu da bağlantısız değil, çeşitli siyasi gruplara bağlı kişilerdir. Davetli listesine yakınlık, çıkar ortaklığı ve kişisel ilişkiler hakimdir. Bu durum endişelenmemize ve toplantının SMH aleyhine siyasi partilerin ağırlığının artırılmasını hedeflediği intibaına kapılmamıza sebep olmuştur.”
“Muhalefeti misafir etmek, yeni bir muhalefet değildir. Bu tür toplantılarda, esas rolü Suriye muhalefeti oynamalıdır” diyen Hariri, meselelere yaklaşımımız Suriye devrimi ve halkının çıkarlarını odağa alan bir yaklaşım olması gerektiğini kaydetti.
SMH’nin hiçbir eksene bağlı ya da taraf olmayı kabul etmediğini aktan Hariri, “Bütün tarafların Suriye halkını siyasi çıkarlarına alet etmemesini umuyoruz” şeklinde konuştu.
Açıklamasında, SMH’nin itirazının sadece davetliler listesine değil, toplantıyı gerçekleştiren mekanizmaya da olduğunu belirten Hariri, “Sözlerimizden anlaşılacağı gibi bu toplantının hiçbir geçerliliğinin olmadığına inanıyoruz” dedi.
Hariri, muhalefetin bölünmesinin uzun zamandır beklenen Anayasa Komitesini de tehdit altına alacağına ve rejime komiteyi atıl hale getirmek için koz verdiğine işaret ettiği açıklamasında, Suudi Arabistan’dan da hikmetli davranmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
SMH Başkanı, sözlerini şöyle noktaladı;
“Kıymetli Suudi Arabistan Kralı ve Dışişleri Bakanı’ndan zikrettiğimiz hususları göz önüne almasını ve Suriye halkının mağduriyetlerini düşünerek bu sorunun diplomatik yollarla aşılmasına yardım etmesini bekliyoruz. Muhalefeti bölünmekten korumak Suudi Arabistan’daki kardeşlerimizin elinde. Suriye muhalefeti, geçmişteki bölünmüşlüğüne dönmemeli.”