Londra merkezli Financial Times gazetesinde dün yer alan haberde, 6 Şubat’ta meydana gelen ve Türkiye ile Suriye’de geniş alanlarda yıkıma sebep olan depremin, Esed rejiminin BM kurumlarındaki etkisini gün yüzüne çıkardığı, Beşşar Esed’e yakın kişilerin BM’ye bağlı yardım kuruluşlarındaki etkinliğini gösterdiği vurgulandı.
Haberde, insanlık suçlarına karıştığı gerekçesiyle Avrupa Birliği (AB), ABD ve İngiltere’nin yaptırım listelerinde yer alan Esed rejiminin yakın adamlarından Husam Luka’nın kızının BM Olağanüstü Hallerle Mücadele Merkez Fonu’nun Şam Ofisi’nde çalıştığı aktarıldı.
Rejime yakın BM çalışanlarının etkisine dikkat çekilen haberde, “Depremin ardından Suriye’nin kuzeyindeki özgürleştirilmiş bölgelere müdahalenin gecikmesinin sebebinin, insani yardımları Esed rejimi ve ortaklarının çıkarlarına kullanan söz konusu yetkililer olabilir” ifadeleri kullanıldı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Genel Kurul üyesi Eymen el-Asımi ise Esed rejimine yakın kişilerin BM’ye ait stratejik ofislerde barınabilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
El-Asımi, depremin yalnızca Esed rejimi kontrolündeki bölgelerde bulunan kurumlardaki yolsuzluğu değil, BM kurumlarındaki yolsuzluğu da ortaya çıkardığına vurgu yaptığı açıklamasında, “BM’nin bu kişileri ofislerinde barındırması, Suriye halkının Esed rejimi tarafından kanının akıtılmasını önemsemediğinin işaretidir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, SMDK tarafından konuya ilişkin daha önce yayımlanan açıklamada, BM’nin binlerce insanın yaşamını yitirmesine ve evsiz kalmasına sebep olan depremin ardından yaşanan büyük felakete rağmen özgürleştirilmiş bölgelere müdahele etmekte geç kalması eleştirilmişti.
Açıklamada, BM yetkililerinin konuya ilişkin öne sürdüğü bahanelerin yetersiz olduğuna vurgu yapılarak, BM’nin bu yetersizlikte ihmal olduğu şüphelerine karşı iç soruşturma başlatması talep edilmişti.