Suriye Müzakere Heyeti (SMH) Başkanı Nasr el-Hariri, İdlib’in muhaliflerin elinden alınmasının siyasi süreci başlamadan bitirmek anlamına geleceğini söyledi. Esed rejiminin İdlib’de şiddeti artırarak siyasi çözümden kaçtığına işaret etti.
Hariri, bugün, Anadolu Ajansı’na (AA) verdiği röportajda, “Ne zaman siyasi çözüm sürecine yaklaşılsa Esed rejimi şiddeti artırıyor. Sahadaki olumsuz gelişmeler, siyasi sürece de yansıyacaktır” dedi.
Rusya’nın 2015 yılında Suriye’ye müdahale etmesinden bu yana Esed rejimine askeri bir zafer kazanması için yardım ettiğini belirten Hariri, ancak bu hesapların henüz gerçekleşmediğine vurgu yaptı.
SMH Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Terör örgütleri, bütün gerginliği azaltma bölgelerinde bahane olarak kullanıldı. İdlib’de de aynı şey yapılıyor. Rejim ve Rusya, terör bahanesiyle kasaba ve beldelerin altyapısını, hastaneleri ve okulları savaş uçakları ve ağır topçu ateşiyle hedef alıyor.”
Röportajında, yüzlerce mültecinin zor şartlarda bombardımana maruz kalan bölgelerden göç ettiğine değinen Hariri, “Yaşananlar, siyasi çözüm ve mültecilerin dönüşü fikriyle taban tabana zıt” şeklinde konuştu.
Röportajının devamında Suriye’deki tutuklular dosyasına da değinen Hariri, şöyle devam etti;
“Suriye’deki tutuklu sayısı 300 bine ulaştı. Aslında, tutukluların gerçek sayısını tutuklayanın yani Esed rejiminin dışında kimse bilmiyor. Tutuklular, Esed rejiminin gizli ve bilinen hapishanelerinde tutulmaya devam ediyor. Buralarda fiziksel ve ruhsal işkencelere maruz kalıyorlar.”
Hariri, tutuklular konusundaki çalışmalarda henüz bir ilerleme kaydedilemedeğini belirttiği röportajında, ayrıca, meselenin “bire karşı bir” temelinde ele alınmasını kabul etmediklerini ve bütün tutukluların serbest bırakılmasını istediklerini sözlerine ekledi.
SMH Başkanı, Anayasa Komitesi konusunda da değerlendirmeler yaptığı röportajını, “Bütün taraflar 2012 tarihli Cenevre bildirgesi ve 2015 tarihli 2254 sayılı kararı kabul etmiş vaziyette. Ayrıca, Anayasa Komitesi’nin siyasi çözümün tamamı değil girişi olduğu hususunda da uzlaşı var” ifadeleriyle sonlandırdı.