Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Enes el-Ubde, “Türkiye’nin, sınırlarını korumak ve Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmesi için güvenli bölge ilan etmeye hakkı vardır” dedi. Türkiye ve Suriye arasında yapılan anlaşmaların da bu hakkı Türkiye’ye verdiğini belirtti.
Enes el-Ubde, dün, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesine bir ziyaret gerçekleştirdi. SMDK Siyasi Kurul Üyesi Abdulahad Astifo’nun da eşlik ettiği el-Ubde, burada Bilecik Vali Yardımcısı Mustafa Güney, Bilecik Belediye Başkanı Yardımcısı Nihat Can ve Üniversite Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş ile biraraya geldi.
El-Ubde, daha sonra Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde yapılan “Suriye’deki Son Gelişmeler” başlıklı konferansa katıldı. Konferansta, Suriye’deki son gelişmeler, uluslararası ve bölgesel güç dengeleri üzerine bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan Adana protokolünün Türkiye’ye, Suriye’de güvenli bölge oluşturması için gerekli arazi imkanını sağladığını söyleyen el-Ubde, “Ankara, güvenli bölge uygulamasını hayata geçirmesi durumunda sınırlarını korumuş olacak.Bu aynı zamanda Suriye’liler içinde güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönme imkanı doğuracak” ifadelerini kullandı.
Esed rejiminin, sivilleri hedef alan bombardımanları yüzünden Suriyelilerin ülkelerine dönemediklerine işaret eden el-Ubde, “Türkiye’nin iki ülke içinde büyük öneme sahip güvenli bölge uygulaması meselesinin üzerine cesaretle gideceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
SMDK Başkanı el-Ubde, konuşmasının devamında şunları söyledi;
“Türkiye, ortadoğunun önemli bölgesel aktörlerinden biridir. Şüphe yok ki Türkiye, Suriye’nin yeniden imar edilmesi aşamasında da önemli bir rol oynayacaktır. Esed rejimi Suriye’de iktidarı çaldıktan sonra İran ve Rusya ile derin ilişkiler kurdu. Bu ilişkiler Suriye halkının hiçbir şekilde çıkarına değildi. Bugün İran ve Rusya, Esed rejiminin katliam ortağı konumuna geldi. Tahran ve Moskova, Esed rejimine ellerinden gelen tüm desteği sağlamalarına rağmen Suriye halkını yenilgiye uğratamadı. Özellikle Rusya, devrimin üzerinden geçen 5 yıllık zamanda Esed rejimine büyük bir destek vermesine rağmen devrimi yenilgiye uğratmakta başarısız oldu.”
İran’nın, kendisini dikkate alınması gereken bir bölgesel güç olarak takdim etmek istediğine değinen el-Ubde, “İran, Esed rejimi ile olan ilişkilerini nükleer programı için uluslararası güçlerle yaptığı müzakerelerde bir baskı unsuru olarak kullandı” diyerek sözlerini şöyle bitirdi;
“Esed rejimi ile müttefikleri ve maalesef bazı dostlarımız, Suriye halkının yaşadığı mağduriyetleri adil olmayan bir siyasi çözüme zorlamak için kullanıyor. Suriye halkının neye malolursa olsun barış, güvenlik ve insani yardım istediğini sanıyorlar. Gerçekte olan ise devrimin asla ölmeyeceğidir. Bunu, Cenevre 3 müzakerelerinin başladığı günlerde birkez daha gördük. İnsanlar sokaklara inerek 5 yıldır attıkları sloganları tekrarladı ve Esed rejimini yıkmakta ısrarcı olduklarını gösterdi.”
Türkiye ve Suriye, Adana’da bir güvenlik protokolü imzalamıştı. Adana protokolü diye anılan anlaşma 1998 yılında imzalanmıştı.