Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Salim el-Muslat, İstanbul’daki SMDK binasında gazetecilerle gerçekleştirdiği toplantıda, SMDK’nın New York, Washington ve Ankara’da gerçekleştirdiği diplomatik görüşmelere dair bilgi verdi.
Çeşitli medya kurumlarından Suriyeli, Arap ve Türk gazetecilerin katıldığı toplantıda konuşan el-Muslat, SMDK ve Suriye Müzakere Heyeti (SMH) tarafından oluşturulan ortak heyetin, BM Genel Kurulu toplantısına eş zamanlı olarak ABD’nin New York’ta çeşitli ülkelerin temsilcileri, Washington’da ABD Kongresi ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve Ankara’da Türk yetkililer ile gerçekleştirdiği diplomatik görüşmeler hakkında değerlendirmeler yaptı.
Konuşmasında, BM’den Fırat Nehri’nin doğusunda yaşayan bütün etnik ve dini unsurlara eşit mesafede olmasını istediğini aktaran el-Muslat, “Washington’daki ziyaretlerimizde ise ABD yönetiminin Esed rejimi ile normalleşmeyi desteklemediğini ve rejime yönelik yaptırımlarını sürdüreceğini gördük” dedi.
El-Muslat, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Suriye meselesinde başat itici güç olarak nitelenen Washington başta olmak üzere uluslararası toplumun gündeminde Suriye meselesine ilişkin hareketlenmeler var. ABD Kongresi ve basınında Suriye Diasporası ile yardımlaşma halinde konuya ilişkin baskılar artıyor. ABD’nin bu konuda Ankara ile işbirliğini artırmasının Suriye meselesine olumlu etkileri olacak.”
Konuşmasında, Suriye’nin kuzeybatısındaki duruma da değinen el-Muslat, “Washington’da, ABD ve Türkiye arasında koordinasyon sağlanması ve bölgenin yine bölge halkı tarafından yönetilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizdik” ifadelerini kullandı.
El-Muslat, konuşmasında ayrıca, SMDK’nın siyasi süreci seçmesinin ve Cenevre’de BM gözetiminde süren müzakerelere katılmasının amacının sonsuza kadar müzakereleri sürdürmek değil siyasi çözüme ulaşmak olduğunu vurguladı.
Konuşmasının devamında, uluslararası güçlerin Suriye meselesine yaklaşımlarına da değinen el-Muslat, şunları kaydetti;
“Uluslararası güçler, Suriye meselesine eskisi kadar önem vermiyor. Bazı ülkeler, meseleye artık sadece insani yardımlar yönünden yaklaşarak siyasi yönü göz ardı ediyor. Ancak New York ve Washington’a gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizi bu yönelimleri doğru yöne çevirmek ve Suriye devriminin asıl meselesinin azgın bir rejimden kurtuluş olduğunu hatırlatmak açısından önemsiyoruz. Bu noktada, Anayasa Komitesi’nin yeni oturumu için tarih belirlenmesi önemli bir gelişme ancak BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile yaptığımız görüşmede, rejimin işi yokuşa sürmesi nedeniyle zorluklarla boğuştuğunu gördük.”
Konuşmasında, Pedersen ile gerçekleştirdiği görüşmeye dair başka detaylar da aktaran SMDK Başkanı, Esed rejiminin resmi belgeler konusunda Suriyelilere yönelttiği provokasyonların aşılması için BM’nin Filistinlilere tanıdığı haklara benzer haklar tanımasını talep ettiklerini kaydetti.
El-Muslat, bazı Arap ülkelerinin savaş suçlusu Esed rejimi ile normalleşme adımları atması hakkında ise şu değerlendirmeleri yaptı;
“Maalesef bazı Arap ülkeleri, kararlarını İran’ın çıkarlarına göre alıyor. Şartlar ne olursa olsun Esed rejimi ve bu rejimle kurulan ilişkiler meşrulaştırılamaz. Zira rejim, Suriye’yi dünyanın en fakir ve yıpranmış ülkesi haline getirdi. Dolayısıyla, herhangi bir devletin bu rejimle ilişkilerini normalleştirmesi İran’ın planlarına yarayacak ve Suriye halkına karşı daha fazla savaş suçları işlenmesinden başka bir sonuç getirmeyecektir.”
SMDK Başkanı, başta Suudi Arabistan olmak üzere bütün kardeş Arap ülkelerinin Esed rejimi ile normalleşmeme yönündeki ilkesel tavırlarını sürdürmesini beklediklerini dile getirdiği toplantıda son olarak, “Arap ülkeleri, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye konusunda işbirliği içinde olması, Suriye halkına ve devrimin hedeflerine olumlu katkılar sağlayacaktır” şeklinde konuştu.