Dünya çocuklarının durumunu müzakere etmek için BM binasında toplanan dünya insan hakları savunucuları toplantısına katılan SMDK Genel Sekreteri Nura el-Emir, “Dünyanın her yerinde çocuklar hayaletlerden korkar, ancak benim ülkemde devletten ve polisten korkuyorlar” dedi.
SMDK Hukuk Birimi Başkanı Hişam Mürevve’nin içinde bulunduğu SMDK Heyeti Başkanı el-Emir toplantıda söz alarak şunları kaydetti;
“ Size Suriye’den Hamza el-Hatip’i getirdim. Bu gün Suriye, bütün insan hakları sözleşmelerinin ve anayasaların çiğnenerek kurban edilen bir ülkedir. Diktatör rejim sokaklardan çocuk esintilerini silmiştir. Bahçelerde yasemin kokuları yetim kalmıştır. Salıncaklar darağaçlarına dönüştürülmüştür. Çocuklar Anne, Baba gibi kutsalları bile zikretmekten yoksun bırakılmıştır. Esed rejimi hiçbir günahı olmayan çocukları anne ve babalarının ninnilerinden mahrum bırakmıştır. Özgürlük, adalet ve hukuk devleti isteyen ebeveynlerinin bu haklı talepleri, çocuklara zulmedilmesine aracı kılınmaktadır.”
Cenevre’de dünyanın her yerinden temsilcilerin önünde konuşan el-Emir şöyle devam etti;
“ Bu gün bütün siyasi sıfatların dışında, Esed rejimin suratlarını çikolata yerine kan ve kimyasala buladığı Suriyeli çocuklar adına konuşuyorum. Sizler sorumluluk sahibisiniz, bizim yanımızda durun. Tarih bütün bu yaşananları kaydetmektedir ve insani sorumluluğunu yerine getirmeyenler tarih önünde bunun hesabını verecektir.”
Bütün dünya ülkelerini “Kimyasalcı” olarak nitelediği Esed rejimi karşısında acilen harekete geçmeye çağıran el-Emir şunları ifade etti;
“ Dünyanın bu çocuk katili karşısında sessiz kalması yetmedi mi? Bir an olsun Suriye’de yaşananlara oradaki çocukların gözüyle bakmaları gerekmez mi? Gencecik fidanları katleden Suriye rejimine karşı harekete geçme zamanı gelmedi mi? Ey uluslararası insan hakları ve hukuk kuruluşları bu kan içici rejime karşı ne zaman harekete geçeceksiniz? Esed rejimin kimyasal silahları ve varil bombaları altında can veren 17 bin çocuk adına, Esed rejimin eğitim hakkından mahrum bıraktığı 3 milyon Suriyeli çocuk adına, Esed rejimin çocukların başına yıktığı okullar adına, Esed rejimin hapishaneye çevirdiği okullar adına, insanlığın vicdanı adına, Esed rejimin konuşmaktan mahrum bıraktığı Hamza el-Hatip adına size sesleniyorum, Allah ve tarih önünde sorumlusunuz, harekete geçin”
El-Emir sözlerini şöyle sürdürdü;
“ ABD eski Başkanı John Kenedi, “bizi birbirimize bağlayan en önemli bağ, aynı gemide olduğumuz, aynı havayı soluduğumuz, hepimizin çocuklarımızın geleceğini düşündüğümüz ve hepimizin bir gün öleceği gerçeğidir” demişti. Bu gün siyasiler neden bu sözleri dikkate almıyor? İnsan hakları kuruluşlarının, siyasilere insan hakları ilkeleri çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmesi yönünde baskı yapması gerekmiyor mu? Dünya neden John Kenedi’nin sesine kulak vermiyor? Neden hala bütün dünya, “çocuk” olmanın din, kültür ve dillerin üzerinde bir ortak kabul olmasını kabül etmiyor?”
El-Emir şöyle devam etti;
“ Değerli katılımcılar, benim ülkemin çocuklarının önceliği New Yok, Paris ve Londra’daki çocukların öncelikleriyle aynı değildir. Benim ülkemde çocuklar, oyun oynamak ya da şeker yemek için değil, eğitim almak, ilaç bulmak için ağlıyorlar. Esed rejimin kendine muhalif şehirlere baskı yapmak için mahrum bıraktığı ilaç ve hastanelere muhtaçlar. Bu koşullar nedeniyle Suriye şehirlerinde çocuk felci kol geziyor. Esed rejimi, haklı talepleri için kendine muhalefet eden halkı yıldırmak için en temel yaşamsal malzemeden yoksun bıraktığı çocukları rehineye çevirmiştir. Onları mahrum bırakarak anne ve babalarını yıldırmak istemektedir.”
Suriye’de çocukların silahlandırılmasını eleştiren el-Emir şunları ifade etti,
“ Suriye dışında bütün dünyada insanlar 18 yaşında askere gidiyor. Esed rejimi okulları hedef almış, ambargo uygulamış, çocukların ebeveynlerini öldürmüş, çocukları asker yapmıştır. Esed rejiminin hedef aldığı ve kuşattığı bölgelerdeki çocukları asker yapmasının önüne geçmenin yolu, masa başlarında konferans düzenlemek değildir. Bunun önünde geçmenin yolu insan hakları kuruluşlarının Suriye toplumundaki her tikel olayla birebir ilgilenerek olayın üzerine gitmektir. Suriye’de herhangi bir sosyal çöküntü vakıasını önlemenin yolu onu var eden sebebi ortadan kaldırmakla mümkün olacaktır. Eğer çocukların asker yapılmasını engellemek istiyorsak, bunun yolu Esed’in bu çocukların evlerinin üzerine varil bombası yağdırmasının önüne geçmekle mümkün olacaktır. Bu çocukların ellerinde kalem, defter ve kitap ders sıralarına oturmasıyla mümkün olacaktır.”
Suriyeli çocuklara İnsanlığın vicdanına sesini duyurma imkânı verdiği için Birleşmiş Milletler’e teşekkür eden el-Emir sözlerini şöyle sürdürdü;
“ Suriyeli çocuklara karşı işlenen savaş suçları karşısında daha fazla beklenemez. Mahatma Gandi’nin dediği gibi; bu dünyada gerçek barışı bilmek istiyorsak çocuklarımız için savaşa karşı savaş açmalıyız. Bu durum Suriye’de tam tersi biçimde var. Esed rejimi dünya kamuoyuna baskı yapmak amacıyla çocukları kullanarak terörü yaymak için çalışıyor. Suriye, Esed rejimin sınır tanımayan zulmüne duçar olmuştur, dünya daha önce görülmemiş biçimde bu zülüm karşısında sessiz kalmaktadır.
Son olarak Suriyeli çocuklar adına “ çok geç olmadan beni kurtarın” demek istiyorum.”