ABD’nin başkenti Washington’daki “Colombia Mahkemesi” Şubat 2012’de Humus’un Baba Amr semtindeki bir medya merkezine yönelik düzenlenen bombardımanda ölen ABD’li gazeteci Mary Calvin’in ölümünden Esed rejimini sorumlu tuttu.
Calvin’in ailesi tarafından Esed rejimine karşı açılan mahkeme dün sonuçlanırken, mahkeme heyeti, Esed rejimini öldürülen gazetecinin ailesine 302 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
Mahkeme Başkanı Emmy Perman Jackson, Baba Amr’daki medya merkezine düzenlenen saldırının Esed rejimine bağlı kuvvetler tarafından planlı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirterek, ABD vatandaşı Calvin’in ölümünden Esed rejiminin sorumlu olduğunu söyledi.
Esed rejiminin Calvin’in öldürülmesinden sorumlu olduğu için gazetecinin ailesine 302 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildiğini belirten Jackson, karar konuşmasında, “Davacılar, öne sürdükleri delillerle saldırının ve dolayısıyla Calvin’in ölümünün sorumlusunun Esed rejimi olduğunu ıspatladı” dedi.
Öte yandan, konuya dair bir açıklama yapan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkan Yardımcısı Dima Musa, kararın “önemli bir yargı olayı” olduğunu belirtti. Esed rejiminin Suriye halkına karşı mümkün olan bütün vesilelerle işlediği bütün savaş suçlarının yargıya taşınması gerektiğini ifade etti.
ABD’li gazeteci Mary Calvin’in ölümünden de Esed rejiminin sorumlu olduğunu vurgulayan Musa, rejimin Calvin ile birlikte yüzlerce gazeteci ve yüzbinlerce sivili öldürdüğünü hatırlatarak, 2016 yılında kurulan uluslararası bağımsız yargı mekanizmalarının, Esed rejiminin savaş suçlarından hesap sorulması için işletilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Musa, Esed rejiminin savaş suçlarına eğilecek Suriye’ye özel bir Uluslararası Ceza Mahkemesi kurularak, Suriye’deki yargı dosyasının daha etkin bir şekilde işletilebileceğine dikkat çektiği açıklamasında, bu adımın Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki (BMGK) vetolarının aşılması için de önemli olduğunun altını çizdi.
Dima Musa, açıklamasında, son olarak, Suriye’de Cenevre bildirgesi ve başta 2254 sayılı karar olmak üzere uluslararası kararlar çerçevesinde bir siyasi çözüm sürecinin gerçekleşmesi için adaletin sağlanmasının gerekli olduğunu kaydetti.
Diğer yandan, uluslararası gözlemciler, Esed rejiminin bu kararla birlikte, ABD Temsilciler Meclisi’nin Sezar kanununu onaylaması ve Avrupa Birliği’nin (AB) rejime yönelik yaptırımlarını genişletmesinin ardından üçüncü bir darbe aldığını dile getiriyor.