BM İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’deki ‘’Despotizmin Ardından Suriye’’ konulu oturumunda konuşan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
Başkan Yardımcısı Hişam Merve, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye meselesini Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşıyamamış olmasının Esed’e katliamlarını sürdürmesi yönünde yakılan bir yeşil ışık olduğunu söyledi.
Merve; ‘’Suriye’de çeyrek milyon insan arkalarında aile ve evlatlarını bırakarak şehit oldu, çeyrek milyonu da Esed’in zindanlarında tutuklu, milyonlarca Suriyeli yaralı, milyonlarcası mülteci, diğer haklarından mahrum kalan insanları hiç katmıyorum bile, tüm bu insanların tek isteği insaflı, yaralarını saracak bir gelecek’’ şeklinde konuştu.
SMDK’nın Suriye devriminin ilkelerine daima bağlı kalacağını yineleyen Başkan Yardımcısı Hişam Merve, siyasi çözümde önceliğin, Esed’in gidişi ve savaş suçu işleyenlerin UCM’ye çıkarılması dahil Suriye halkının taleplerinin yerine getirilmesi olduğunu bir kez daha vurguladı.
Merve, daha önce de SMDK’nın sağlıklı bir geçiş süreciyle, sivil çoğulcu, demokratik, tüm vatandaşların hak ve özgürlüklerine, uluslar arası insan hak ve özgürlüklerine bağlı ve saygılı bir devlet kurulması yönünde çaba sarfedeceğini belirtmişti.
Uzun yıllardır süren Esed zulmünün sivil hayat ve dahası sivil toplum noktasında Suriye’de büyük bir boşluk bıraktığını söyleyen Merve, sivil toplumdan söz edebilmenin mümkün olmadığını, halk hareketlerinin de neredeyse hiç varlığı bulunmadığını ifade etti. Merve işte bu şartlarda başlayan barışçıl devrimde Esed’in şiddetle karşılık vermesi nedeniyle silahlara kuşanıldığını dile getirdi.
Rejim düşmesinin ardından güvenlik ve istikrarın sivil hayatın yaşanabilmesi için en önemli unsurlar olduğunu belirten Merve, bunların sağlanabilmesi için iyi ve eksiksiz bir çalışma yapılması, halk arasında güvenin sağlanarak, şiddet kültürüne karşı mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.
Merve, despot Esed rejiminin yıkılmasının ardından sivil toplumun etkin bir rol üstlenerek, gerek toplumsal gerekse ekonomi ve siyasi alanda devlet yönetimine ortak olmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Sivil toplum örgütlerin devleti de denetleyebilecek bir güç olmasının önemine değinen Merve, tüm bunların ise ancak anayasal bir çerçeve de başarılabileceğini söyledi. Merve, sivil toplumun konumunun belirlendiği ve halkın özgürlük ve bağımsızlığının, haklarının korunduğu, barışçıl demokratik yolların incelenebilmesine olanak tanıyan bir anayasa oluşturmanın kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.