Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 24 Ekim’de Esed rejimine bağlı üst düzey askeri yetkililerin kimyasal silah saldırılarına karıştıkları gerekçesiyle ülkeye girişini engellemesine ilişkin bir basın açıklaması yayımladı.
SMDK’nın resmi internet sitesinde bugün yayımlanan yazılı açıklamada, yaptırımların doğru yolda atılmış adımlar olduğu ancak yeterli olmadığı kaydedildi.
ABD yönetiminin 24 Ekim’deki açıklamasında rejimin 2013’te Doğu Guta’yı kimyasal gazlarla vurduğunu açıkça belirttiğine dikkat çekilen açıklamada, uluslararası güçlerden fiili adım atması ve yalnızca kınamalarla yetinmemesi talep edildi.
Açıklamanın tam metni şöyle;
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 24 Ekim günü Esed rejimine bağlı bazı üst düzey askeri yetkilileri yasaklılar listesine almasının doğru yolda atılmış bir adım olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu adım Esed rejiminin işlediği savaş suçlarını karşılayamayan yetersiz bir adımdır. Zira ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Esed rejiminin Ağustos 2013’te Şam’ın Doğu Guta bölgesine yönelik düzenlenen ve 1400’ü aşkın sivilin yaşamını yitirdiği kimyasal silah saldırısından sorumlu olduğu açıkça belirtilmiştir.
Bununla birlikte Doğu Guta’daki kimyasal katliam, Esed rejimi tarafından işlenen binlerce savaş suçundan sadece bir tanesidir. Bu suçlarının baş sorumlusu, Suriye Ordusu’nun Baş Komutanı sıfatıyla Beşşar Esed’dir. Dolayısıyla Suriye halkı şehitler ve kurbanları için adaletin sağlanması adına Esed ve kurmaylarını Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanırken görmeyi beklemektedir.
ABD yönetimi, 2118 ve 2254 sayılı BMGK kararları çerçevesinde Esed rejiminden hesap sorulması sürecinde fiili icraatlar yapmakla sorumlu uluslararası güçlerden biridir. Kınama ve boykotlarla yetinilmesi, Suriye halkının yaşadığı insanlık dramının yıllardır devam etmesine sebep olmuştur. Zira bu kınama ve boykotlar ne Esed rejiminin yıkılması ne de Suriye halkının özgürlük ve kendi kaderini belirleme hakkını elde etmesi için tek başına yeterli olmayacaktır.
