Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Salim el-Muslat, G7 ülkeleri ve Suriye konusunda çalışma yapan Uluslararası Küçük Grup ülkelerinin yanı sıra, Avrupa Birliği (AB), Arap Birliği, Türkiye, Katar ve Kuveyt’e, Esed rejimi ve destekçilerinin Suriye’nin güneyindeki Dera iline yönelik uyguladığı kuşatma ve saldırılara ilişkin bir mektup gönderdi.
El-Muslat, Esed rejimi, Rusya ve İran’a bağlı militanların Dera’ya yönelik uyguladıkları bir aylık kuşatmanın ardından şiddeti artırarak Dera halkını Rusya’nın öne sürdüğü şartları kabul etmeye zorladıklarını belirttiği mektubunda, “Daha önce imzaladığı anlaşmalara ihanet eden Esed rejimine bağlı militanlar, Salı gününden bu yana kentteki yerleşim yerlerine top ateşi ve füze saldırıları düzenlemeye başladı. Saldırılar sonucunda iki sivil şehit olurken, onlarca sivil yaralandı. Çok sayıda aile ise göç etmeye başladı” ifadelerini kullandı.
Mektubunda, Esed rejiminin Dera halkına yönelik intikam saldırıları ve toplu katliamlar yapma ihtimaline karşı uyaran el-Muslat, bunun olması halinde bölgedeki sivillere, kadın ve çocuklara felaket getireceğini ve Suriye’ye ilişkin siyasi süreci tümüyle çökerteceğini belirtti.
El-Muslat, Esed rejimi, Rusya ve İran’a bağlı militanların Dera’nın yanı sıra, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’deki Cebel-i Zaviye bölgesine yönelik de şiddetli saldırılar düzenlediğine vurgu yaptığı mektubunda, uluslararası güçlerin Dera’ya yönelik kuşatmayı kaldıracak, saldırıları durduracak, uluslararası kararları uygulatacak ve sivilleri koruyarak, Esed rejiminden hesap sorulmasını sağlayacak önlemler almasını istedi.
Mektubunda, uluslararası güçlerden sivillerin toplu katliamdan korunmaları için gerekli bütün önlemleri almasını talep eden el-Muslat, Suriye’de bir siyasi geçiş süreci için uluslararası kararlar çerçevesindeki siyasi çözüm sürecine destek verilmesini ve Esed rejimine bir kez daha bu süreci başarısızlığa uğratma izni verilmemesini talep ettiği mektubunda, Suriye’de tek çözümün Cenevre 1 bildirgesi ile BMGK’nın 2118 ve 2254 sayılı kararları ile BM Genel Kurulu’nun 262/67 sayılı kararı çerçevesindeki siyasi çözüm süreci olduğunun bir kez daha altını çizdi.