Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Dr. Nasr el-Hariri, dün, Katar’ın başkenti Doha’da, Çatışma ve İnsani Çalışmalar Araştırma Merkezi ile SMDK Doha Büyükelçiliği’nin ortaklaşa düzenlediği bir panele katıldı.
Çatışma ve İnsani Çalışmalar Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Sultan Bereket’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde bir konuşma yapan Hariri, Suriye’deki son saha olayları ile siyasi çözüm sürecindeki son gelişmeleri anlattı.
Hariri, Suriye’de 2254 sayılı BMGK kararı ve Cenevre bildirgesi çerçevesinde bir siyasi çözüme ulaşılması gerektiğini ifade ettiğini konuşmasında, bütün dünyanın Suriye’ye ilişkin siyasi süreci Esed rejiminin akamete uğrattığını bildiğine vurgu yaptı.
Konuşmasında, Suriye için tek yolun siyasi çözüm olduğunu ve muhalefetin bu sürece hazır olmakla birlikte, rejimi de sürece mecbur bırakacak seçeneklerinin olduğunu belirten Hariri, “Geçen zamanın sürekli olarak Esed rejimi lehine olması gerekmez, bazen muhalefetin de lehine olabilir. Zira çözüme ulaşılmadığı her dakika Esed rejimi ekonomik ve askeri olarak çökmektedir” ifadelerini kullandı.
Panelde, ABD’deki Joe Biden yönetimine Suriye’ye ilişkin siyasi çözüm çabalarına ciddiyetle katılma çağrısı yapan Hariri, “Gerek Cumhuriyetçiler, gerekse Demokratlar döneminde Washington yönetiminin Suriye meselesine yaklaşımı, ciddi bir çözüm arayışı değil durumu idare etme yönünde oldu. ABD’de yönetimdeki kişilerin değişmesine rağmen Suriye meselesine yönelik bu yaklaşım maalesef değişmedi” şeklinde konuştu.
Hariri, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Suriye muhalefeti olarak, ABD’nin meseleye yaklaşımında üç noktada ayrışıyoruz. ABD’nin terör örgütü PYD’ye verdiği desteğe ve İran meselesine yaklaşımına katılmıyoruz. Zira, yeni yönetimin İran’a fayda getiren nükleer anlaşmaya geri döneceğine dair endişelerimiz bulunmaktadır. İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma sayesinde kazandığı milyarlarca doları Suriye’de ve bölgenin geri kalanında istikrarı zedelemek için kullanmıştır. ABD yönetimiyle ayrıştığımız üçüncü nokta ise Suriye’de çözüme ulaşmak yerine kriz idaresi stratejisini benimsemesidir.”
Konuşmasının devamında, ABD ile yaptıkları çalışmalarda üç temel noktaya yoğunlaştıklarını ifade eden Hariri, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Yoğunlaştığımız temel noktalardan biri ABD’nin Suriye’ye yönelik stratejisinin açıklığı kavuşturulmasıdır. İkincisi, bu stratejinin bölgedeki mevcut büyük tehlikelerle uyumlu olmasıdır. Üçüncüsü ise bu stratejinin Suriye’de kalıcı bir barış ve güvenliği sağlamayacak olmasıdır. Dolayısıyla ABD yönetiminin Suriye’de çözümsüzlük ve 2254 sayılı uluslararası karar ile Cenevre bildirgesi çerçevesindeki siyasi çözüm sürecinden uzak bir strateji uygulamasını doğru bulmuyoruz.”
SMDK Başkanı, konuşmasında daha sonra Suriye’deki mevcut saha durumuna değindi. Suriye topraklarının yüzde 10’unun devrimci güçlerin kontrolündeyken geri kalan yüzde 90’lık kısmının çeşitli tarafların kontrolünde olduğunu hatırlattı.
Suriye’deki mevcut durumda siyasi çözüme ulaşılabilmesi için ABD faktörüne dayanılabileceğini, zira mevcut saha şartlarında güç merkezlerine ihtiyaç duyulduğunu belirten Hariri, “Muhalefet olarak bu güç merkezlerine sahibiz. Zira gerekli meşruiyete sahip kurumlarımız bulunmaktadır. Bu kurumlar, vatandaşlara sosyal hizmetler sağlamaktadır. Öte yandan, bölgesel ve uluslararası etmenler de vardır. Bu etmenler önemli yaptırımlara maruz kalan Esed rejiminin giderek yalnızlaşmasıyla kendisini göstermektedir” cümlelerini kullandı.
SMDK Başkanı, Suriye devriminin sona ermediğini vurguladığı konuşmasında, Esed rejiminin henüz savaşı kazanmadığını ve hala Suriye’nin yüzde 42’sinin rejimin kontrolü dışında olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasında, SMDK olarak siyasi çözüme ulaşılmadan önce Suriye’nin yeniden imarına ilişkin her türlü girişimi kabul etmeyeceklerini belirten Hariri, “Esed rejimi kontrolündeki bölgelerin yeniden inşası için atılacak bir adım, Suriye halkına karşı atılmış bir adım olacaktır. Buna karşılık, yüzde 55’ini mültecilerin oluşturduğu yaklaşık 5 milyon sivilin yaşadığı özgürleştirilmiş bölgelerin yeniden imarı için atılacak herhangi bir adımı memnuniyetle karşılarız” dedi.
Hariri, konuşmasının sonunda, Türkiye ve Katar tarafından desteklenen Suriye Geçici Hükümeti’nin (SGH), özgürleştirilmiş bölgelerde istikrarı sağlamak, yerel halka insani yardım ulaştırmak ve eğitim, sağlık, yol gibi altyapı çalışmaları sürdürmek için daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunun altını çizdi.