Basın Açıklaması
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
Basın Bürosu
02 Mart 2020 Pazartesi
Bahar Kalkanı Harekatı, Suriye halkının yardım çığlıklarına verilen bir cevaptır
Dünya, yaklaşık on yıldır Esed rejiminin Suriye ve Suriye halkına yaşattığı felaketleri ve katliamları izledi. Bu felaket ve katliamlar, yüzbinlerce sivilin hayatına mal olurken, Suriye şehirlerinin yıkılmasına sebep olmuştur. Uluslararası toplum, tutuklulara, tehcir edilenlere, yetim ve dullara kulaklarını kaparken yalnızca birkaç göstermelik açıklamayla yetindi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) olarak biz ve Suriye halkı, mümkün olan bütün vesilelerle uluslararası topluma ve etkin ülkelere çağrılar yapmış ve dost ülkelerden sivillerin korunması ve siyasi çözüm için yardım talep etmiştik. Ancak kayda değer hiçbir hareketlilik görmemiştik.
Bugün, artık Suriye halkı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı’na yaşadığı büyük mağduriyetlerden sonra kendisine uzanan bir yardım eli ve uluslararası seviyede atılmış insani bir adım olarak görmektedir.
Bahar Kalkanı Harekatı, Esed rejimini ve uyguladığı tehcir politikasını durdurmayı ve terör ve fanatizme son vermeyi hedeflemektedir. Bu harekat, inanıyoruz ki uluslararası karar ve anlaşmaların uygulanması ve siyasi çözümün işletilmesine katkı sağlayacaktır.
Öte yandan harekat, Esed rejimi tarafından tehcir edilen on binlerce Suriyeli genç için vatanları uğruna savaşmaları için son bir fırsat doğurmuştur. Bu fırsat, daha önce rejimle anlaşıp silah teslim etmiş gençler için de hatalarından dönmek ve rejimden ayrılmak için büyük bir fırsattır.
TSK ve Suriye Milli Ordusu (SMO), bütün uluslararası anlaşma ve kararlara uymakta ve operasyonları kapsamında hiçbir sivile zarar gelmemesini hassasiyetle gözetmektedir.
Dünya, uzun zamandır Esed rejimi ve destekçilerinin işlediği katliamları süratle tamamlanmasını ve unutulup gitmesini bekledi. Ancak, Suriyeli devrimciler gösterdikleri direnişle Esed rejimi, Rusya ve İran’ın karşısına dikilmeyi başardı.
Türkiye, bugün güvenlik ve istikrarını korurken, aynı zamanda uzun zamandır Birleşmiş Milletler’den (BM) beklenen görevi de yerine getirmiştir. SMO’ya verdiği destekle sivillerin korunması için önemli bir adım atmıştır. Bu adım insani ilkelerin korunması noktasında da önemli bir adımdır.