SMDK Genel Sekreteri Nasr el-Hariri, Lübnan askerlerinin silahlı gruplar tarafından kaçırılmasına ilişkin çağrıda bulunarak şunları kaydetti;
“ Bölgenin içinde bulunduğu siyasi çekişmeler nedeniyle bu konuya sorumluluk duygusuyla ve dikkatli bir biçimde yaklaşılmalıdır. Çünkü bölgede umarsız İran rejimi ve terörist Hizbullah örgütü, toplumsal ve siyasal alanı mayınlı araziye çevirmiştir. Her an patlamaya hazır bir saatli bombayı patlamak için uğraşan tarafların varlığı göze çarpmaktadır.”
Geçen ay Arsal bölgesinde Suriyeli mültecilerin yaşadığı insani dram sırasında Nusra Cephesi bazı Lübnan askerlerini kaçırmıştı. Nusra Cephesi, yaptığı açıklamada; Hizbullah’ın Suriye’den çekilmesi ve yakında Kalamun’a başlatacağı harekâta müdahil olmaması durumunda askerleri serbest bırakacağını duyurmuştu.
SMDK Medya Birimi’ne konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan el-Hariri, Sunni askerlerin serbest bırakılarak Şii askerlerin alı konulmaya devam edilmesini eleştirerek şunları kaydetti;
“ Bu türden eylemler, gerek en baştan alı koyma açısından olsun gerek diğer taraftan bir kısmını serbest bırakıp bir kısmı alı koyma açısından olsun kabul edilemez. Çünkü bu türden fiiller Esed rejimi, İran milisleri ve Hizbullah milislerinin yasalandığı mezhep çekişmelerinin derinleştirmektedir. Siyasi kılıfla örtmeye çalıştıkları mafya faaliyetlerine meşruiyet fırsatı sunmaktadır.
Ama ben yine de, uluslararası hukuku çiğneyerek Suriye’nin iç meselesine müdahil olan Hizbullah’ın bu askerlerin kaçırılmasında birinci derecen suçlu olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Hizbullah’ın Suriye’den çekilme zorunluluğu tartışma götürmez bir gerçektir. Suriye’deki varlığı sadece Suriye’nin güvenliğini değil, bütün bölgenin güvenliğini tehdit etmektedir.
Bu nedenle Lübnan hükümeti Hizbullah üzerinde baskı uygulamalıdır. Hizbullah’ın terörle mücadeleye bir katkı sunabileceği fikrine kesinlikle itibar etmemelidir. Çünkü Hizbullah’ın terörün bir parçasıdır, bu nedenle çözümün bir parçası olamaz. “
Kaçırılan bir Lübnan askerinin, Lübnan hükümetine, Hizbullah’a İŞİD’le müzakere yapması yönünde baskı yapması yönünde çağrıda bulunduğu videoya ilişkin değerlendirmelerde bulunan el-Hariri şöyle devam etti;
“ Hollywood tarzı hazırlanmış bu videolar, bölgenin içinde bulunduğu bu dönemde şaşırtıcı biçimde birden ortaya çıktı. James Foley’in başı kesilerek öldürüldüğü videodan, Peşmerge askerlerinin kaçırılmasına, Golan tepelerindeki BM askerlerinin kaçırılmasından, İŞİD’in Suriye sınırındaki bazı Lübnan askerilerini kaçırmasına bu ve benzeri videoların yayınlanmasıyla neyin planlandığı halen açık değil.
Nihayetinde bu videolarla ve bu eylemlerle bölgede etnik ve mezhepsel çatışmanın artırılmaya çalışıldığı, hatta Suriye konusunda uluslararası çatışmayı derinleştirmeyi planladıklarını görebiliyoruz. Bütün bu videolardan istifade eden tek taraf Esed rejimi ve terörist Hizbullah’tır. Çünkü bu iki güç varlıklarına etnik ve mezhepsel kırılmalara borçludur, bu bağlamda uluslararası destek almaktadır.
Zira terörist basın; Esed’in Suriye’deki savaşın etnik ve mezhepsel bir savaş olduğu, bir halk devriminden mümkün olmadığı yönündeki iddialarıyla paralel yoğun bir propaganda gerçekleştirmektedir.”
El-Hariri, Hizbullah’ın Suriye’den çekilmek ve Kalamun operasyonuna müdahil olmamak yönündeki karşılık vermesinin mümkün olmadığını belirterek, kararları Hizbullah’ın vermediğini, Velayet-i Fakih’in kulu olduğunu siyasi bağımsızlığa sahip olmadığını kaydetti.
Hizbullah ve Esed rejiminin tek gayesinin iktidarda kalmak olduğunu ifade eden el-Hariri, kendi siyasi ikballeri için kullandığı sıradan insanların ölümünün onlar için bir anlam ifade etmediğini söyledi.